Beni kucağına alarak yine dudakları dudaklarıma mühürlendi. Birkaç saniye sonra sırtım ipek çarşafla buluştu.
"Hayatımda senden başka bir kadın olmayacak. Olamaz da."
Tekrar dudaklarımızı buluşturduktan sonra öpücükleri boynuma kaydı. Küçük küçük...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Gözlerimi açtığımda dışarıda olduğumu anlamam bir olmuştu. Burada uyuya kalmıştık ve sabaha kadar konuştuğumuz için Allah bilir saat kaç olmuştu.
''Burak? Hadi uyan!'' dedim omuzundan dürterek. Ama uyanmadı. ''Burak!''
Yine kalmayınca kollarından çıkmak için kaydım fakat yanına çekilmem bir oldu.
''Hop hop, gidebilirsin dedim mi?''
''Burak hazretleri, izninizle gidebilir miyim?'' dedim yapmacık bir sesle.
''Hmmm...Hayır.''
''Ya hadi kalk, saat kaç olmuştur şimdi.'' dememle zil çaldı.
Kapıyı açmak için ayaklandım ama Burak yine ve yine beni yanına çekti.
''Ya Burak! Bırakır mısın?'' dedim bıkkınlıkla.
''Bir şartla...'' dedi ve işaret parmağıyla dudağımı gösterdi.
''Ayy tamam tamam!" dedim ve küçük bir öpücük kondurdum. Neyseki beni bıraktı.
Kapıya doğru koştum ve açtım. Gördüğüm manzara ağzımın o şeklinde açılmasına sebep oldu.
''Oha!'' dedi Burak arkamdan.
Nil ve Yiğit üstü başı dağılmış halde kapıda duruyorlardı. Hızla onları içeri aldım.
''Siz gece eve gelmediniz mi?- Bir dakika Deniz nerde?'' dedim.
''Buradayım Su'yum korkma.'' diyerek mutfaktan çıktı. ''Cidden siz benden sonra eve gelmediniz mi?''
''Bir dakika, bir dakika n'oluyor? Baştan anlatın.'' diyerek aklımdan geçenleri söyledi Burak.
''Önce bir kahve mi içsek?'' dedi Nil kendine gelmeye çalışarak.
Gerçekten ikisi de birbirinden dağılmış gözüküyordu.
''Ben yaparım, siz oturun.'' diyerek mutfağa geri girdi Deniz.
Birkaç dakika sonra geri geldi ve kahveleri ikisine uzattı.
''Hadi anlatın.'' dedim onlara bakarak.
''İkiniz gittikten sonra, bir kafeye geçtik. Sonra Deniz sizi kontrol etmek için buraya geldi. Bizde tam dönecekken barı olan bir arkadaşım aradı. Selim. Çok ısrar edince bizde kıramadık. Hatırladığımız en son şey çok eğlenip, içki içtiğimizdi. Gözlerimizi açtığımızda da bir otel odasındaydık.'' dedi Yiğit.
Anlaşılan kıyafetlerinin son hali kadar ilginç bir gece olmuştu.
''Peki, nasıl bir haldeydiniz odada? Yani düzgün müydünüz? Kıyafetler falan-'' Kahvemi ağzımdan püskürtmemle Deniz'in sözü kesildi.
''Deniz!'' dedi Nil uyarıcı ses tonuyla.
Burak hemen bir peçeteyle ağzımı sildi. Bu hareketiyle gülümsedim.
