1. Bölüm

787 140 220
                                    

Selam :)

Bu sayfamdaki ilk kitap. Umarım beğenirsiniz. Bu arada şaşırmayın kötü şuan. ;)

Umarım beğenirsiniz, iyi okumalar gece yıldızları...

***

"Buz hemen buraya gel!"

Annemin sesi odamı doldururken telaşla yerimde doğruldum. Elimdeki kitabı saklamam lazımdı. Elimi havada şıklattım ve kitabı yok ettim.

Kitap okumayı ne kadar seversem seveyim annem de bir o kadar sevmezdi. Ne zaman elime bir kitap alsam "Perilere benziyorsun Buz!" Derdi. Ona göre büyü kitapları hariç kitap okumak gereksiz ve saçmaydı. Aslında çoğu cadıya göre öyleydi. Ben gibi istisnalar sever işte. Ya da sadece ben. Çünkü seven bir cadı tanımıyorum. Doğru düzgün bir cadı tanımadığım gibi...

Ayağa kalktım ve ne kadar annemin kilidi açabileceğini bilsem de kilitlediğim kapıyı açtım. Odam çatı da olduğu için merdivenleri inerken "efendim anne." Dedim.

"Ne yapıyordun?" Diye sordu. Arkası dönüktü. Önündeki malzemelere bakacak olursam yeni bir iksir yapıyor olabilirdi.

"Hiç. Bir kaç yeni si... Büyüye bakıyordum." Yalanımın yanında bir de cadıların kullandığı 'büyü' yerine, perilerin kullandığı 'sihir' kelimesini kullanıyordum. Salak kendim... "Sen ne için çağırmıştın?" dedim aradaki karışıklığı yok sayarak.

"İstediğim bir iki malzemeyi alman gerek." Dedi ve gözlerimin önünde bir kağıt belirdi. Elimi uzattım ve havadaki kağıdı aldım.

"Tamam. Hazırlanıp beş dakikaya çıkarım." Dedim ve indiğim merdivenlerden yukarı çıktım. Üstüme siyah bir kazak ve siyah bir tayt giydim. Kazak Boğazlı ve tam da benim sevdiğim şekilde boldu. Aynaya geçtim. Karşımda o her zamanki kızı gördüm. Simsiyah giyinmiş. Ama saçları siyahlığını bozan kız. Saçlarımı severdim. Ama cadıların saçları ya kahverengi olur ya da siyah. Genelde siyah. Benim saçlarımsa buz mavisinin en açık tonu ve uçları lila. Nedenini bilmiyorum. Benim gibi kahverengi ve siyah haricinde farklı saç renginde doğanlar saçlarını boyar. Ama benim saçlarımı ne kadar boyasak da tutmadı. Hatta tutmadığı için en azından tek renk kalsın diye saçımın uçlarını kesmiştik. Ama bir gün sonra tekrar uçları lila olmuştu. Saçlarımı ne kadar sevsem de herkesin içinde tek renkli saç olmak sinir bozucudur. Ve en kötüsü de perilerin saçları benimki gibi renkler olur. Ve beni gören kişi peri sanabilir. Ama kanatlarımın olmaması bu durumu saf dışı bırakıyor. Ki zaten bir cadıyım neden kanatlarım olsun ki?

Üstüme her cadının giydiği siyah cübbemi giydim. Siyah ve ayaklarıma kadar uzanıyordu. Kağıt parçasını cebime sıkıştırdım ve odadan çıktım.

Kapıdan çıkarken annem arkamdan "şapkanın ört." Dedi. Neden mi? Saçlarımı saklamak için tabii ki de.

Evden çıktığımda hafif çiseleyen yağmur yüzüme çarptı. Bir de hala kapatmadığım saçlarıma. Gözlerimi kapatıp yüzümü yağmura döndüm. Yağmurun yüzüme okşarmışçasına dokunması gülümsememe neden oldu. Rahatlatıcı bir histi.

İstemeye istemeye yüzümü önüme çektim ve şapkamı kapattım.

Aslında uçarak gidebilirdim. Ama bunu istemedim. Yürümek istedim. Rüzgar hafif hafif yüzüme vururken arada şapkamın başımdan çıkmasına neden oluyordu. Bu nedenle bir elim şapkaya gitti. Ve onu tutarak yürüdüm.

Cadı şehrinin en büyük ve tek alış veriş merkezine girdim. Tek diyorum çünkü başka alış veriş merkezi yok. Sadece ufak tefek dükkanlar var o kadar.

İçeri girdiğimde annemin bana verdiği alacaklar listesini çıkarttım. Bir iki tane mağazaya girmem gerekiyordu. Girmem gerekenlerden rastgele bir tanesine girdim. Oradan alacaklarımı aldım ve diğeri derken en son kesinlikle dikkatimi fazlasıyla çeken yere girdim. Sahafa. Kitaplar dünyasına. Gözlerindeki hayranlığı ne kadar saklamaya çalışsam da bunu başarmak zordu. Çoğu büyüyle alakalı da olsa dışarıdan güzel bir görüntü veriyordu. Annemin istediği büyü kitabının tam ismine baktım ve onu aramaya başladım. Tek tek rafları gezerken bir rafta gözüme çarptı. Bu kadar çabuk bulmak zorunda mıydım?!

Elimi kitaba uzattım. Kitabı elime almak için çektiğimde nedense kitap elime gelmedi. Kaşlarımı çattım ve daha büyük bir kuvvet uyguladım. Olmuyordu. Arkamdan bir gülme sesi gelince oraya döndüm. Siyah saçları ve gözleri olan esmer tenli oldukça yakışıklı biri vardı karşımda. Benim yaşlarımda gözüküyordu. Yüzünde sinsi bir gülümseme vardı. Kısaca bu yakışıklı benimle oyun oynuyordu! Bende bu kitap niye gelmiyor diyordum. Kaşlarımı sinirle çattım.

"Amacın ne?!" Dedim. Hala sırıtıyordu. Salak şey.

"Bende aynı kitabı alacaktım." Dedi. Tek kaşımı havaya kaldırdım. Aynı kitaptan bir tane daha olabilirdi. Bunu sadece eğlenmek için yapıyordu.

Bu sırada raftan iki tane kitap havalandı. İkisi de aynıydı. Ben dememiş miydim eğlenmek için yapıyor diye. Birisini bana birisini kendine alacak şekilde kitaplar yönlendirdi. Sonra durdu. Neden durdurmuştu ki kitapları. Hala yukarıdaydı. Kitaplara bakarken kendimi bir anda sırtımı rafla buluşmuş bir şekilde buldum. Ve onu da tam önümde kolları iki yanımda...

Gözlerine baktım. Benim mavi gözlerim onun siyah gözleriyle buluştu. Bir nefes aldı ve konuşmaya başladı. "İlk gördüğümde seni bir peri sandım..." Dedi. Buna alışmıştım. Çoğu kişi hatta herkes öyle sanırdı.

"İlk değilsin..." Dedim ve gözlerimi kaçırdım yere bakarak. Sesim kısık çıkmıştı. Gülümsedi. Sonra eli saçlarıma gitti. Bir iki dokunuştan sonra tekrar aynı yerine koydu.

"Ama bir cadısın. Bu, senin bir cadı olduğun gerçeğini değiştirmez." Gülümsedim ve gözlerimi tekrar ona çevirdim. Bir kaç dakika olduğunu sanıyorum öyle durduk ve o benim bende onun gözlerine baktım. En son bir adım geri çekildi ve elini uzatıp "kara..." Dedi.

Elimi uzatıp elini tuttum. Etki etmesi gerekir miydi bilmiyorum ama hiç bir şey hissetmedim. "Buz..." Dedim.

Gülümsedi. "Sana yakışan bir isim." dedi. Saçlarımı kast ettiğinden emindim. Kitaplar tekrar hareketlendi. Elimi uzatıp kitabı aldım. Gülümseyerek yanından uzaklaştım.

Her şeyi alıp alış veriş merkezinden çıktım. Yağmur yine aynı durumdaydı. Şapkamı kapattım. Ve yürümeye başladım. O sırada alış veriş merkezinin duvarına yaşlanmış beni izleyen Kara'yı gördüm. Gözlerimiz kesiştiğinde bugün bu kadar deyip kaçırdım gözlerimi. Sonra ilerlemeye başladım. Eve varmama daha 7-8 dakika varken bir anda şapkam arkamda biri tarafından çekildi. Arkamı döndüğümde yine onu gördüm. Beni takip mi etmişti?

"Neden saçlarını gizliyorsun?" Diye sordu. Ona 'sen ciddi misin?' der gibi baktım.

"Sence?" Dedim tek kaşımı kaldırarak. Sadece baktı. İlk başta 'anladım' der gibi. Sonra daha farklı. Ama bunu çözemiyordum.

"Gizleme..." Dedi derin bir nefes aldı ve elini saçlarıma götürdü. "Ben böyle seviyorum. Böyle görmeyi tercih ederim." Nasıl tepki vereceğimi bilemedim. Yüzüm hayranlıkla baktı ilk önce. Sonra 'sen karışamazsın' der gibi bakmak istedim ama bu mümkün oldu mu bilmiyorum.

"B-b-benim gitmem gerek." Dedim tam arkamı dönüp gidecektim ki hareket edemedim. Yine büyü yapmıştı.

"Saçlarını kapatma ama." Dedi sonra üzerimden büyüyü kaldırmıştı. Arkamı dönüp giderken inadına elimi şapkama götürdüm. Kapatmaya çalıştım. Ama büyü kullanarak oyun oynamayı seven arkadaşımız yine yapmıştı yapacağını şapkam kapanmıyordu. Elimi sinirle şapkamdan aldım. O sırada arkamdan büyük bir kahkaha geldi. Ellerimi yumruk yaptım. Ona bunu ödetmeliydim.

Arkamı döndüm. Elimi havada şıklattım. Ayağının altında buz tabakası belirtirken o da bana doğru bir adım atacaktı. O sırada ayağı kaydı ve yere düştü. Ona sırıtarak baktım. "Oyun dediğin böyle olur." Dedim ve oradan uzaklaştım. Yüzümdeki sırıtmaya engel olamamıştım. Öcümü almıştım.

***

Veee sooooonnnnnn

Umarım bölümü beğenmişsinizdir. Bir sonraki bölümde konuya başlamaya bir adım atacağız. Bu bölümü oylamayı unutmayın. O küçük yıldıza basmak çok zor değil. (O da AİLEDEN dmlfklfmlkgfkkmdl)

Her bölümün sonuna bunu koymak istiyorum.

Şhipiniz kim?

daha erken ama ne yapayım bu bölümle ilerideki bölümlerde şhiplerinizi karşılaştıracağım. ;)

Sizden ricam kitabımı arkadaşlarınıza da önerin. Böylece aile büyüsün. Ve okuyanlar lütfen bana nasıl olduğuyla ile ilgili düşüncelerinizi yazın.

Sizi seviyorum görüşmek üzere Gece Yıldızlarım. 💛💛

Yıldızlı GeceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin