27. Bölüm

77 24 183
                                    

Selamm, nasılsınız?
Bölüm sayımız daha 18 olmadı ama sizi daha fazla bekletmemek için bölümü erken paylaşıyorum. Keşke daha erkej paylaşabilseydim...

Her neyse, siz bölümü okumaya geçin

VOTE SAYISI: 20

Umarım beğenirsiniz, keyifli okumalar gece yıldızlarım.

***

"Ateş, yine yapamayacağım ben yere inelim." Dedim gözlerim korkuyla aşağıya doğru bakarken.

Birkaç gündür Ateş, bana uçabilmeyi öğretmeye çalışıyordu. Ama bunda ben uçma konusunda hep başarısızdım ve şuan da başarısız olmaya devam ediyordum.

Tek dayanağım Ateş'in elleriydi. Ben korktuğumdan dolayı tam önümde ellerimi tutuyordu. Ama bu şuan bana hiç güven vermiyordu. Korkuyla zeminle aramda olan uzaklığı düşündüm. Buradan düşüşüm çok kötü sonuçlara yol açabilirdi. Bu nedenle sakin olmam gerektiğini biliyordum ama bu çok zordu.

"Sadece sakin olmaya çalış ve aşağıya değil bana bak." Ateş'in sesi kulağıma dolduğunda ne dediğini anlamam zaman alıyordu. Ona bakmamı söylemişti. Ona bakmalıydım. Sakin olmalıydım.

Gözlerimi yavaşça Ateş'in gözlerine çevirdim. Ve gözlerine odaklanmaya çalıştım. Hala çok korktuğumdan içimi çok kötü bir korku hissi haz almıştı. Sanki içime bir şey girmişti de o rahatsız ediyor gibiydi.

Gözlerim hala Ateş'in gözlerine bakıyordu. Her şeyi unutup onun gözlerine odaklanmaya çalıştım. Gözleri hep tanıdık gelmişti. Sanki onunla tanışmadan önce görmüştüm onun gözlerini. Bunu hiçbir zaman çözememiştim. Gözlerini nerede gördüğümü.

Bir anda gözlerimin önüne şelaleye gittiğim gece geldi aklıma. Yıldızlı gece... O gece gördüğüm gözler... Şuan baktığım gözler...

Ateş?

O kişi Ateş olabilir miydi?

Hayır, hayır, hayır... O değildir ya. O mu?

Bir anda tüm kontrolümü kaybettim ve anında beni havada tutan güç kesilirken olduğum yükseklikten düşmeye başladım. Ellerim Ateş'in ellerindeydi ve Ateş, bu ani düşüşümü beklemediğinden olacak ki o da kontrolünü bir anda kaybetti ve ikimiz de düşmeye başladık. Dudaklarımdan tiz bir çığlık çıkarken etrafımla olan tüm iletişimim kesilmişti.

Yere düşeceğimden kendimi korumak için ellerim dışa doğru bakacak şekilde kollarımı yüzüme tuttum. Bu sırada elimden çıkan büyüyle düşeceğim yere buzla rampa gibi bir şey oluşmuştu. Tam oraya geldiğimde refleks olarak rampanın üst kısmından tutundum. Zemin kaygan olduğundan kendimi bıraktığımda yavaşça kayarak toprak zemine ulaşmıştım.

Şaşkınlıkla olduğum yerde kalakalmıştım. Hiçbir yere hareket etmiyordum. Olduğum yerde mıhlanıp kalmıştım.

"Buz, iyi misin?" Ateş'in sesi kulaklarıma doldu. Ama ona hiçbir tepki veremedim.

"Buz?" Ateş adımı birkaç kez daha tekrarlamıştı ama ona hiçbir tepki vermiyordum. Ellerini gözlerimin önünde birkaç kez aşağı yukarı salladı. Ben ona yine hiçbir tepki vermeyince ellini yanağıma yerleştirdi ve yüzümü ona bakmamı sağlayacak şekilde çevirdi.

Yavaş yavaş olayın şokunu atlatmaya başlarken ne yaptığımı anlamadan bir anda kollarımı Ateş'in beline dolayarak ona sarıldım. Gözlerimden bir iki damla yaş gelmeye başlamıştı.

Ateş de ilk başta şaşırsa da sonradan o da bana sarıldı. Yavaşça saçımı okşadığını hissettim. Bununla birlikte kendimi biraz daha sakinleştirmeyi başarmıştım. Birkaç dakika öylece kaldık.

Yıldızlı GeceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin