"46"

19.6K 1.2K 1.3K
                                    

Merhbalar umudun en güzel tonu güzel okuyucularım :)

Şimdi bu satırları okuyorsan direk voteye basıyorsun.

Çünkü bölümü okuyan 2.5k basmayı unutuyor galiba.

Neyse bölüm valla birazcık uzun oldu. Bu bölüme kısa diyenin gözleri şaşı olsun. Çok amin :))))

Umut ile kalın:)

...........................

'Geldim' diyerek ilerlediğim kapıyı ışığı yakmadan açmamla karşımda bir çift göz öfkeyle bana bakarken yaşadığım şaşkınlığı anlatmamın mümkünatı yoktu.........................

....................................................

Bakışlarından rahatsız bir şekilde 'Özgür' diyerek neden geldiğini merak eden bir şekilde bakıyordum. Soru şeklinde çıkan sesimle elini dayadığı kapı pervazıyla üzerime doğru eğilip

'Özde lütfen konuşalım' dedi. Bakışlarında beni rahatsız eden duyguyu görmezden gelerek saate kayan kısa süreli bakışlarım da

'Bu saatte mi' diye gayri ihtiyari sordum. İndirdiği eliyle bir adım daha yaklaşıp

'Lütfen yalvarırım' diye kurduğu cümleyle her ne kadar tedirgin olsam da içimden bağıran dört yıl kahrını çekti diyen iç sesime kulak verip

'Tamam gel' diyerek kenara çekildim. Ayakkabılarını çıkarmasıyla uzandığım lambayı yakıp etrafı aydınlattım. Ağlamaktan şişen gözlerim gelen ışıkla kamaşırken yanımda geçen bedeninden aldığım alkol kokusu şimdiden pişman etmeye başlamıştı.

'Mutfağa geçelim' diye söylememle adımlarını o tarafa doğru ilerletmesiyle kapıyı kapattım bende. Oturma odasında oturup da fazla zaman geçmemesi için kurduğum cümlemle

'tamam ' diye onaylayıp oraya geçti. Hareketleri içimi huzursuz ederken ara holde olan aynaya kayan bakışlarım da şişen gözlerim sadece ufacık bir nokta gibi görülüyordu. Daha fazla aynaya bakmak istemediğim için onun peşinden mutfağa girip

'Bir şey içer misin' diye sordum. Saat sabahın dördüne neredeyse yaklaşıyordu. Sohbet için yanlış bir zaman olduğunun bilincindeydim fakat bana yaptığı iyiliklerin ağırlığı omuzlarımı çökertmişken aksini yapamıyordum. Bugün galiba yüzleşme günüydü. Hayatımda olan bütün açık kapılarımı böylelikle bir bir kapatmaya başlamıştım. Galiba sona yaklaşıyordum. 

'yok sağ ol' demesiyle onaylayıp bir bardak su alıp karşısında geçtim. Suyumdan derin bir yudum alıp ağlamaktan ve bağırmaktan acıyan boğazlarımı serinlettikten sonra  bakışlarımı ona çevirdim. Gördüğüm iki günde resmen çöken bedenine şaşırmadan edemedim. Resmen iki günde yaşlanmıştı sanki. Oysaki Özgür kendine bakmayı çok severdi. Bakımlı bir adam olmuştu hep.

Bakışlarımın onu rahatsız etmemesi için önüme eğerken önümde ki meyve tabağında bulunan çürümüş meyveleri de yarın değiştirmem gerektiğini düşünürken

'Nasılsın' diye sordu. Sorduğu soruyla bakışlarımı ona çevirdiğim de

'İyiyim sen' diye sormamla bakışlarını yerden kaldırdığın da bir huzursuzluk yüreğime çöktü. Anlamını asla bilmediğim bir bilinmezlik vardı gözlerinde. Tedirginliğim belli olmaması için mücadele ederken onun

'İyi değilim' demesiyle huzursuzluk an be an artmaya başladı. Verdiğim karardan asıl şimdi pişman olduğumu hissediyordum. Bu konuşma nereye gidecekti bilmiyorum fakat canım sıkılacağa benziyordu ondan dolayı

KARANFİL(TAMAMLANDI:)))Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin