'B-eni s-eviyor musun' saçımı okşayan eller durmuştu. Bedeninin kasıldığı hissedebiliyordum. Kalbine yaslı başımın altında ki kalbin atışlarının bir an için durduğunu düşündüm. Uzun süren sessizlikten sonra kelimeler döküldü dudaklarından.................................
...................................................................
'Sevgi nedir' diye sordu, kafamı göğsüne dayadığı adam. Şimdi bu soruyu nasıl yanıtlayacaktım ki. Sevgi neydi tam olarak. Sevgi, yanında konuşmayı unutmaktı, yanında huzuru bulmaktı, yanında zamanın durmasıydı, yanındayken içinde ki kelebeklerin dört bir yana kanat çırpmasıydı. Peki ben bunları hissediyor muydum: evet ben bunların çok daha fazlasını hissediyordum ona karşı. Yanıma her geldiğinde içime çektiğim nefes bile o kokuyordu. İçime çektiğim nefes o kokarken nasıl onu sevmezdim. Ben bunları nasıl dile getirecektim peki :(
'Beni görmeyince ne hissediyorsun' diye sorarak yaslandığım göğsünden çıkıp gözlerine bakmaya başladım. Buradan başlayarak bana karşı ne hissettiğini anlayabilirdim. Her mimiğini izlemek istiyordum, hiçbir şeyi kaçırmadan. Gözlerime bakarak
'Kokunu özlüyorum' demesi üzerine gözlerime ulaşan tebessümüm ile onu izlemeye devam ettim. Kokumu seviyor :)
'Peki beni görünce ne hissediyorsun' diye sordum bu sefer. Ellerimin altında ki bedeni alev gibiydi, sıcacık içimi ısıtacak kadar hemde. Ne de güzeldi. Bu kış gününde içimi bu kadar ısıtması.
'Sarılmak istiyorum' diyerek haylaz, iş birlikçi bir tebessüm ile sıkıca sarılıp, sıcak dudaklarını tepeme bastırdı. Bana Sarılmayı seviyor:)
'kokumu çok mu seviyorsun' diye sorunca saçlarımı okşayan ellerini durdurup
'çok soru sordun sıra bende' diyerek yanıtladı. Ne soracağını hem merakla hem sabırsızlıkla bekliyordum. Beni tanımak istemesi çok hoştu. Hiç beklemediğim soruyu duyunca ne diyeceğimi şaşırmıştım. Beni kendi lafımla vurmuştu
'Beni seviyor musun' işte bu beklemediğim soruya şimdi buna ne cevap verecektim
'sen' diye sorusunu soruyla yanıtladım. Sorudan kaçmak adına .
'Bu cevaplar neyi gösteriyor' diye sorması ile bakışlarımı gözlerine çıkarıp
'beni seviyorsun' diye yanıtladım. Dilimden çıkan kelimeler ile hafif ürperen bedenimle titredim. Dilimden dökülmeden önce o kadar basit geliyordu ki. Dilimden döküldükten sonra ağırlı altında ezildiğimi hissediyordum. Birini sevmek ve sevilmek gerçekten zor işti. Gönül bir ağaç değildi ki her kese meyve versin. Kalbimin kapılarını ilk defa bire bu kadar açmışken, onun da kalbinin bana bu kadar açık olması hem çok ağır hemde çok rahatlatıcı bir histi. Ellerini kollarıma sürterek
'Üşüdün?' diye sorması üzerine sadece başımı salladım. Evet üşümüştüm fakat dile getirdiğimiz duygulardan. Şuan soğukluk ikinci plandaydı. Hem yanında nasıl üşürdüm ki ateş gibi yanan teninin etkisi ile bu kadar ısınmışken. Hep üşüyen bedenim yanında bana ihanet eder gibi sıcacıktı. Kalbim gibi, ruhum gibi.
'gel' diyerek arabaya ilerlerken elimi tuttu. Bırakmadım veya çekmedim. Sevilmek isteyen yanımı kırmayacaktım. Beni seven bu koca adama aynı şekilde karşılık verecektim, vermiştim de. Korkmadan, bıkmadan, utanmadan. Hem neden utanacaktım ki. Geldiğimiz arabanın önünde kapıyı açıp binmem için çekildi. Kafamı eğmem ile çenesi saçlarıma değmiş birkaç saç telim sakallarına sürtmüştü. Tenimin bir parçasının tenine değmesi tuhaftı. Açıkçası Sevmiştim fazlası ile sevmiştim bunu. Hafif tebessümü ile oda yerine geçip aracı çalıştırmaya başladı. Bindiği gibi ilk yaptığı şey elimi tutmaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANFİL(TAMAMLANDI:)))
Genç Kız EdebiyatıParmak uçlarımda yükseldiğim yerde bir türlü amacıma ulaşamıyordum. Kahretsin niye kısa insanları düşünmezler ki. Son defa ha gayret Özde. Parmak uçlarında tekrar yükseldiğim de kalçamda hissettiğim sertlik ile uzanmış olduğum dolabın kulpunu tutuyo...