Uyanış

5.2K 333 228
                                    


Sabah kahvaltısını yaparken bir yandan da düşünüyordum. Çünkü düşünecek çok şey vardı. Mesela imparator olan babamı hala görmemiştim. Beni ziyaret etmemesindeki sebebide çokça kızına ve yaşlılığına veriyordum.
  
Ayrıca hizmetcilerden duyduğuma göre hala bir veliahtı yokmuş. Çünkü şimdiye kadar hiç oğlu olmamış. Feodal bir şekilde burada da taht babadan oğula geçiyormuş çünkü.
Bu da beni doğuran kadının niye öyle bir tepki verdiğini açıklıyor.
    
Ve şimdiye kadar da sadece Droganat Imparatorluğun da kadınlar da tahta geçme hakkına sahipmiş. Çünkü orada güç her şey. Güçlüysen her şeyi alırsın güçsüzsende insan yerine konmazsın vesayre.
  
 

Şahsen tahtı önemsemiyorum. Çünkü yanında dağ kadar sorumlulukları da beraber getiriyor. Aklı olan tahta geçmez nokta. Her ne kadar şaka bir yana olsada güç her zaman her şey değildir. Ne kadar güçlüysen o kadar sorumluluğun var demektir. Tabi yanında getirdiği artıları da az değil.
   

"Prenses Orion."
   

Daldığım düşüncelerden beni çıkartan Martha' ya döndüm. Ve
  

"Evet Martha." Demiş buldum kendimi.
   

"Prenses. Okuma ve yazma için olan öğretmeniniz geldi. Bir saat sonra da mana kullanımını öğretecek kişi gelecek. Ölçüm kristalini de yarın saat 10 da odanıza getirteceğim."
    

(Y.n: Bende bir Martha istiyorum😶😶)
  

"Tamam Martha. İyi iş çıkarmışsın. Söyle biri öğretmene kütüphaneye kadar eşlik etsin . Ayrıca mana kullanımını öğretecek kişi gelene kadar da rahatsız etmeyin beni."
   

"Elbette prenses. Hemen ilgileniyorum."
   

Güzel artık okumayı ve yazmayı da öğrenince kütüphaneyi kullanabileceğim. Bir çoğu hallolduğuna göre artık güçlerimi öğrenip eğlenebilirim.
     

İnşallah Nekromenser değilimdir. Her ne kadar havalı olsada sürekli çürümüş et koklayamam. Biraz da iğreniyor olabilirim tabi.
   

Bu dünyada şimdiye kadar savaşçıları, büyücüleri, simyaciları ve nekromenserleri duydum.
   

Sırasıyla savaşçılar fiziksel güçlerini hayvansal şekilde arttırıp manayı silah Qi'sine dönüştürüyorlar. Qi de sadece silah yoluyla kullanılabilen başka bir tür enerjiydi.
 

Büyücüler mana yoluyla elementlere hükmeden kimselerdi. Ayrıca elementlerinde bir çok kullanım şekli bulunuyordu.
  

Simyacılarsa tamamen başka bir olay. Mana kullanamayanlar bile bir simyacı olabiliyordu. Sadece bilgi birikimi ve ateş kontrolü gerektiren bir yan sınıf. Tabi mana kullananlar kullanamıyanlardan daha iyi simya uygulayabilme kapasitesi vardır. Ama yine de bu sınıfta ilerlemek diğer yan sınıflara göre daha zordu.   

Son olarak bildiğim Nekromenserler benim deyimimle zombi kontrolcüleri adından da anlaşılacağı üzre ölü insanları ve hayvanları kontrol ediyorlar. Tabi bunun için de karanlık elementi şarttı. Pekala karanlık elementi olmayan nekromenserler de çıkabiliyor. Ama bu durum karanlık elementi kullananlar kadar nadir. Kısaca nekromenserler tamamen nadirdi.
    

Ayrıca sınıflara uygun tekniklerde bulunuyor. Ya da zayıf yönleri geliştirebilmeye yarayanlar da oldukça popülerdi.
  

Muhtemelen bunların dışında bilmediğim sınıflar da bulunuyordur. Çünkü sadece hizmetçiler konuşurken biraz kulak misafiri olarak duyduklarım bunlar. Ama artık onları da öğrenebileceğim.
   

Çılgın PrensesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin