Merak ediyorum da seviye atlamış olmama rağmen neden hala kimse fark etmemişti? Çok mu özelim diye ego kasmaya gerek yok. Mutlaka mantıklı bir açıklaması vardır. Çünkü çevremdeki herkes benden kat kat daha güçlüydü. İllaki hissedeceklerdi. Ama kimse farkına bile varmamıştı."Violet, sana bir sorum var. Diğerlerinin seviyemi hissetmesini sen mi engelledin?"
Sorumu duyan Violet, geldiğimizden beri beni izleyen gözlerini gözlerime dikti. Ardından başını kısaca evet anlamında salladı. Bunun ne kadar işe yaradığı göz önünde bulundurarak bende birşey demedim.
Bulunduğumuz yer Pinea ormanının başlangıç kaynak alemi canavarlarının bulunduğu ormanın giriş kısmıydı. Violet'le buraya geleli fazla olmamıştı....
Atladığım seviyelerin pekişmesi ve temelimin sağlamlaşması gerekiyordu. Bu yüzden seviyeme uygun canlılarla dövüş pratiği yapacaktım. Daha çok bir ölüm kalım mücadelesi olacağı söylenebilir. Ancak gerçek tehlikeyle yüz yüze gelindiğinde gelişmek mümkündü. Bu dünyanın kuralları ve mantığı ilginçti. Ama bunlara çoktan alışmıştım. Violet bugünlerde baya bir sessiz görünüyordu. Normalde beni her fırsatta rahatsız eder ve onunla ilgilenmemi isterdi. Son zamanlarda ise bu sessizliği dikkatimi çekmişti. Piena ormanının dış kesimlerinde ilerlerken Violet'te benimle birlikteydi. İki üç gündür bu gezileri yapıyor, dövüşüyor ve yeniyordum. Tehlikeli bir duruma karşı Violet'in koruması altında üstesinden geliyordum. Önceki gibi kırılgan olmadığımdan her şey kolayca halloluyor ve zarar görmüyordum. İlerlerken önümüzde bir canlı varlığı hissederek onu ürkütmemek için yavaşladım. Karanlık elementimle kendimi kamufle ederken Violet'in az önceki olduğu yere baktım. Çünkü varlığı tamamen yok olmuştu. Onu yine yerinde görerek hissettiğim canlının olduğu tarafa ilerledim. Görüş mesafem biraz genişlediğinde ne olduğunu gördüm. Bu bir Kızıl Tilkiydi. Hizmetçi sınıfı olan bu canlının dövüş gücü çok düşük olmasına rağmen aileden gelen kurnazlığı sayesinde bu açığını kapatabiliyordu. Olağanüstü güzelliği sayesinde küçük kızlar arasında birinci sınıf bir evcil hayvan olarak kabul edilebilir. Benim onu fark ettiğim gibi Kızıl Tilki de beni fark etmişti. Güçler arası farka bakıldığında benden 2 alem yüksek olmasına rağmen ben daha güçlüydüm. Tabi bunu bilmeyen Kızıl Tilki yine de bana karşı temkinliydi. İlk hamleyi benden beklediği kesin. Bu şekilde beni yenip yenemeyeceğine bakacak ona göre ya savaşacak ya da topukları kıçına vura vura kaçacaktı. Eğer ilk hamlede fazla güç kullanırsam tilki arkasına bakmadan kaçardı. Bu durumda yerimde şaşkın bir şekilde kalırdım -ki bunu görmek komik olurdu-. Bu tilki vereceğim vakte değmezdi. Zaten kolay bir av ve boşu boşuna can almaya da gerek yok. Bu yüzden onu görmemiş gibi yaparak bir diğer ava yönelecegim. Ellerimde ikiz kılıçlarla gölge adımlarını kullanarak ileri atıldım. Bu yetenek bana gölgeler arasında hızla ilerleme olanağı sağlıyordu. Üstüne atıldığımı gören Kızıl Tilki saldırmak ve kaçmak arasında karar veremeden gelen saldırıyı sıyırdı. Kenara çekilip önümü açması beklentilerim dahilinde olsa bile arkasını dönüp kaçma ihtimali daha yüksekti. Saldırım Kızıl Tilki'yi sıyırıp geçerken arkasındaki çalılara doğru indi. Saldırı isabet eder etmez geriye kaçtım. Saldırdığın canlıyı görmesem bile çalıların içinden bastırdığı köken kaynak alemindeki aurasını hissetmiştim. Yıllarca yaptığım sıkı çalışmanın meyvelerini toplama zamanım gelmişti. Normalde kendimden en fazla 3 seviye yüksek birinin enerjisini hissedebilmem gerekirken burada bu sayı 5'e çıkmıştı. Köken kaynak alemi 2. seviyede olan canlının benden yüksek olan seviyesini düşününce vur-kaç yapıp hemen geri çekildim.
...
Geçen 15 dakikanın ardından sonra karşı tarafın solunumu durduğu için merakla çalıları karıştırdım. Ama ben öyle olsun istememiştim. Çalıların ardında hala pusudaki hareketiyle ölmüş olan bir başka tilki vardı. Çocuğu yerine anneyi almıştım. Efkarlı bir şekilde kızıl tilkinin geride bıraktığı değerli malzemeleri ve eti toplayıp uzay bileziğime yolladım. Resmen kaş yaparken göz çıkarıp ortalığı batırdım. Bir ölünün arkasından pişmanlıklarla birlikte yas tutmak gereksizdi. Kendimi ölümün verdiği sıkıntıya boğmaktan vaz geçerek yoluma devam ettim. Şimdiye kadar 2'den fazla kaynak canavarını çok kolay bir şekilde yenmiştim. Bulunduğumuz bölgedeki canlılar gücüme karşı çaresiz olduğundan biraz daha derinlere gitmeye karar verdim. Ne kadar derine gidersek, güç seviyeleri de o kadar artacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çılgın Prenses
FantastikTanıtım; Sessiz, sakin ve işsiz olan Orion Black' in haftalar boyu evde kalarak düzensiz beslenmesi ve günlerce uykusuz kalması sonucu 26 yıllık hayatı kitap okurken ölmesiyle sonuçlanmıştı. Ancak ölüm onun için bir son olmamıştı. Şimdi ise tanrını...