Siam

1.5K 121 43
                                    

Yüksek oktavlı sesim geniş odada yankı yapmasına rağmen umursamamıştım. Maskemden belli olmayan gözlerim şaşkınlıkla genişlemiş bir şekilde omzumda bu durumdan rahatsızlık duyduğu her halinden belli olan Piti'ye dönmüştü.

Ölüm sessizliğinde geçen bir kaç dakikanın ardından yeniden küçük tavşana döndüm ve konuşmaya başladım.

"Piti bir erkek ve bunun farkındaysanız o zaman bu küçük tavşan da bir dişi mi oluyor? Ya da Piti'nin erkek olduğunun farkında değil mi?" Böyle sorsamda aslında bu olayların ne zamandır olduğundan da bir haberdim. Piti'nin ben komadayken bile hep yanımda olduğu düşünülürse hangi ara durum bu hali almıştı?

"Evet, bu küçük şey bir dişi. Normalde hayvanlarda dişilerin böyle birşey yaptığını göremezsin. Ne yazık ki kan hattının önemi ve kendisinin melez olması saf kana karşı, karşı konulamaz bir çekim hissetmesine neden olmuş olabilir. Şimdiye kadar kaç defa reddedildiğini sayamadım bile. Yine de böyle davranmaya devam ediyor." Dedi ustam ateş elementiyle üzerindeki suları buharlaştırırken.

"102."

"'102' olan nedir Martha?"

"Şu beyaz kartopunun reddedilişi." İlgisiz açıklaması bilinmeyen bir konuya ışık tutmuştu. Ancak bu kadar gereksiz bir olayı neden sayma gereği duymuştu? Yine aklımdan geçeni okurmuş gibi beni cevapladı.

"İzlemesi zevkli olduğundan farkında olmadan saymış olmalıyım." Dedi Martha omuz silkerken.

"Anlıyorum. Azmini taktir ettim." Dedim başımı onaylar şekilde sallarken. İtiraf etmem gerekirse izlemesi benim için de zevkli geçmişti. Özellikle ustamla birlikte yapılan diyalog ve minik tavşanın herşeye rağmen korkmadan saldırmaya devam etmesi.
Aslında buna ne kadar bakarsam o kadar komik geliyordu.

Olayın iç yüzü açıklığa kavuşunca biran ortalık sessizliğe gömülmüştü.

"Ehem! Peki usta bu ufaklığın bir adı var mı?" Dedim küçük tavşana bakarken.

Sorum üzerine küçük tavşanla ustam birbirlerine şaşkın bir şekilde bakmıştı.

"Aslında sen sorana kadar bu yaramazın bir adının olmadığının farkında bile değildim. Ki kendisi de bunu pek önemsiyormuş gibi görünmüyor. Bu yaramazı bir müzayededen aldığımda daha 1 haftalık bile olmayan bir yavruydu. Orion, sen bir isim vermek ister misin?"

Bu önemli bir konu diye biran içinlikte olsa isyan etmek istemiştim. Sonrasında ise Piti'nin asaletine verdiğim zararı hatırlayarak oluruna bırakmanın en iyisi olacağını karar verdim. Eh, isim vermem istenilen canlı bile bunu umursamıyorken çok da düşünmeye gerek yoktu sanırım.

(Y.n: Hazır mısınız işte geliyor!!)

"Hm, o zaman 'Siam'a ne dersiniz?"

Öhhöm!

"Bu gerçekten de güzel bir isim. Sen ne düşünüyorsun 'Siam'?"

Usta, ismi duyar duymaz böyle zorlanıyormuş gibi verdiğin tepki de neydi? Ve dahası yüzün sanki gülmeni tutmak istiyormuş gibi kasılmışken ismi küçük tavşana zorlaman da neyin nesiydi? Neresi bu kadar komikti bu ismin?

Zorlama kabullenişten sonra -bence küçük tavşan ismi beğenmiş görünüyordu- seviye atlayamamamın nedeni bilinmediğinden kutlamanın ardından ustamın bu konuyu araştıracağını söylemesiyle konuşma sona erdi. Yeniden başlayan hazırlık kontrolü içimde bir ikileme neden olmuştu.

Bu dünyada geçirdiğim zaman dilimi düşünüldüğünde şimdiye kadar anladığım en önemli şey gücün mutlak otorite olmasıydı. Yeteneğe ve güce sahip olmayanların yemek artıkları kadar bile değeri olmadığı ile ilgili bir takım olaylar gördüm ve duydum. Mesela bunlardan biri portremi yaptıran sıska adamın ressamı öldürmesiydi. Ve bunu odamda yaptığını öğrenen Martha'nın da o sıska adamı öldürecek olmasıydı. O zamanlar içime ürperti ve dehşet saçan görüntüleri şimdi hatırladığım da hiçbir şey hissettirmemesi de başka bir ironiydi. Eh, milyon defa aynı görüntüleri izleyince bu normal gelmesi anlaşılırdı sanırım. Bu görüntüler sayesinde en azından gerektiğinde kendimi korumak adına öldürüp öldürmeme konusunda tereddüte düşmezdim.

Çılgın PrensesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin