Çılgınlık

819 80 5
                                    

Bende buna benzer bir şeyden bahsediyordum işte.
Çarpışmadan oluşacak ardıl şoka gerek kalmadan Violet'in yaptığı kalkanın içinde korunmama rağmen zarar görmüştüm. Normal halim olsa etki etmeyecek bu aura dolu bağırıştan dolayı yerle yeksan olmaya hazır bünyem daha fazla dayanamadı. Saldırı fiziksel olmadığından ve Violet'in de daha yeni doğmuş bir yavru olmasından dolayı kalkan aurayı engelleme konusunda zayıf kalmıştı. Bu yüzden yere yıkılmadan önce bir ağız dolusu kan tükürmüştüm. Yan bir şekilde yere yığıldıktan sonra kendimi zor zoruna düzelterek bakışlarımı gökyüzüne çevirdim.

"LEYDİM! LEYDİM!!"

"ORİON!!!"

Zonklayan başıma rağmen görüş alanıma Violet'in mor gözleri girdi. Sanırım kendimi düzelttiğimi sanarken aslında Violet beni kollarına almıştı.
Ağzının kıpırdadığını görmeme rağmen ne dediğini algılayabilecek bir durumda değildim. İyi olduğumu belirtmek isteyerek gülümsemeye çalıştım. Ama ben daha bunu yapıp yapmadığımı anlayamadan bilincim yavaşça koyu karanlığa karıştı.

________________________

Violet'in bakış açısı,

Böylesine tuhaf bir insanla ilk defa karşılaşmıştım. Ebeveynlerimin anılarında bile buna benzer bir insan yoktu. Bu yüzden ilk karşılaşmada kendisi doğal olarak ilgimi çekmişti. Yumurtadan çıktıktan sonra bir ejderha olduğumu anlamaması için insan formuna girmiştim. Elbette, benim ne olduğumu anlaşmalı canavarından öğrenmişti. Buna rağmen sonrasında benden faydalanmaya çalışmamıştı. Bu durum da ona olan ilgimin artmasına sebep olmuştu. Bir ay boyunca onu incelemiş ve değerlendirmiştim. Geçmiş anılara göre ejderhaların hayatı çoğunlukla sıkıcı geçmişti. Ancak bu küçük insanla birlikte geçirdiğim günler eğlenceli ve eğlenceliydi.
Yüzünün yarısını kapattığı maskesi ilginçti. Anladığım kadarıyla yanındaki elfler onun kölesi olmasına rağmen hepsine karşı da arkadaş canlısıydı. Bu da ilginç bir durumdu. Normalde kölelere böyle davranılmazdı. En sonunda onları serbest bırakacağını düşünmek ise daha da ilginçti. Böyle bir insanı takip edersem ilginç şeyler görmeye devam edecek gibiydim.

Bu düşünceyle kararımı vermem çok çabuk olmuştu. Bir ejderhanın ömrü 10.000 yıldan daha da fazla olabilirdi. Bunun aksine bir insan en fazla bir kaç 1000 yıllık bir ömre sahipti. Eninde sonunda aradaki anlaşma bozulacaktı. Bu insana karşı hem bir yakınlık hemde bir uzaklık hissediyordum. Bunun sebebini de merak etmiyor değilim.

Dolaylı da olsa anlaşma imzaladığımızda beni saklama çabasına sinir olmuştum. Benim gibi güçlü ve kudretli bir ejderhaya bu şekilde hakaret etmesi kabul edilecek şey değildi.
Yinede istediğini yapmasına izin vermiştim. Hükümdarlar ve üzerindeki canlılar karanlık elementine sahip oldukları sürece form değiştirebilirlerdi. Omzunda taşıdığı kıl yumağı gibi olmak istemediğimden dövme formuna geçtim. Dövme halindeki boyutum -ona göre- gereğinden büyük olduğu için küçük insanın tüm sırtını kaplamıştım. Gün boyu onu izlemek, ortada şaşırtıcı bir şey olmasa bile ilginçti. Ara sıra bir şeyler düşünüyormuş gibi uzun süre aynı şekilde duruyor ve yaşlı biri gibi iç geçiriyordu. Kabuğumdan çıkalı fazla olmamış olmasına rağmen bu yaştaki bir insanın böyle bir şey yapmasının görülmemiş bir şey olduğuna eminim.

İzlemeye karar verdiğim insan hemen hemen her gün aynı şeyi yapıyordu. Sabah daha gün ağarmadan uyanıyor, ardından değişik otlarla dolu bir suyun içinde 2 saat kadar meditasyon yapıyor ardından da kahvaltısını yapıyordu. Ormanda ilk tanıştığımızdan beri her sabah bunu yapıyor ve ava çıkıyordu. Kısa bir süre sonra yaşamak için daha kalabalık bir yere gittik. Bu sırada çoktan Orion ile bir anlaşma imzalanmıştım. Şimdiye kadar gördüğüm en çalışkan ve zeki insan olmasına rağmen fazla temkinliydi.

Çılgın PrensesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin