Acemi

954 87 11
                                    

Okuldan çokta uzakta olmayan Petso çayırına koşarak gitmemiz 2 saatten fazla sürmüştü. Bu gibi durumlar ise ara sıra bana hayatı sorgulatıyordu. Bir Prensesin istemediği kadar uşağı ve kölesi olurdu. Hadi onu da geçtim bir hayvan terbiyecisi kiralar ve bir binek evcilleştirirdi. Ya da bunun gibi bir şeyler. Neyse, bu konuyu daha fazla düşünmek istemiyorum. Yaptığımız koşuyu bir idman olarak düşünecek ve arkasına tekmeyi basarak tozlu rafların arasına yollayacağım.
Çoğu insan sahip olduğum hayatın yüzde birine bile sahip değildi. Bunun yanında birazcık koşmak fazlasıyla önemsizdi.
Benim asıl endişelendiğim konu; barakaya ne zaman dönebileceğimiz ve geri döndükten sonra Martha'nın vereceği tepkiydi. Dostum geçen gün kütüphaneye gitmiş olmamıza rağmen sonuçlar ağırdı. Kim bilir bu sefer ne kadar korkunç olacaktı. Eh, dayak yiyecek falan değildim ama bu uzun nutuklar insanı yıpratıyor ve vakit kaybettiriyordu. Onun yerine meditasyon yapsam daha iyiydi. Seviye atlayacağımdan değildi. Elementler üzerindeki hakimiyet için mana gerekiyordu. Manayı bir uzuv gibi yönlendirilebilirse elementler üzerindeki kontrolde daha kolay ve pürüzsüz olurdu. Ancak bunu söylemesi yapmasından daha kolaydı.

Önümüzde uzanan uçsuz bucaksız çayırlar ve dans eden bulutlar adeta bir tablodan fırlamış gibi bir manzaraya sahipti.
Ne yazık ki geldiğimiz ormanın bitiminden sonra başlayan yarım metre uzunluğundaki çayırlar zemini görmeyi imkansız kılıyor ve bu da bizim zeminde ne olduğunu görmemize engel oluyordu.

Hizmetçi sınıfı Yaban Tavukları, neredeyse 1 metre boya, keskin pençelere ve ağzında eti koparmaya yarayan sivri dişlere sahiptir. Kaynak canavarlarının neredeyse tamamı etçil canlılardı. Çok küçük bir azınlık sadece otçuldu. Yaban Tavuğu da her ne kadar ot yese de daha çok etle beslenen bir tavuktu.
Gelelim, bu sıkı ve uzun çayırların arasında onları bulmaya.

"Olivia, fazla ortaya gitmeden çayırda biraz ilerleyelim ve kamp kuralım."

Kamp dedim ama aslında kampla alakası yoktu. Merkezden çevremize 15 metrelik alandaki otları temizleyip yemek yapmaya başlayacaktım. Sonuçta yem olmadan rastgele aramak hem teklikeli hemde yorucuydu. Bende bu yüzden yanımda normal bir geyiğin parçalanmış filetolarından getirmiştim. Kokuyu en iyi yaymanın yolu da magal yapmaktı. 

Büyük filetoları biraz tuz, karabiber ve kekik serptikten sonra demirciye yaptırdığım taşınabilir mangalın üzerine yerleştirdim. Cızırdayan etler bir kaç saniye içinde çoktan iştah açan kokular saçmaya başlamıştı.
Kaynak canavarlarının etini yedikten sonra normal yiyecekler biraz sıradan gelmeye başladı. Ama bu kokulara karşı herhangi bir şekilde dayanıklı olduğumu göstermiyordu. Galiba tavuklar gelene kadar pişir-ye yapacaktım. Sonuçta etler boşa gitmesin.

Petso çayırının biraz daha dış katmanlarında olmamızdan dolayı tavuklardan hala tek bir iz yoktu. Buraya balık tutmaya gelmemiştik. Yani beklemek için fazladan zaman harcamak oldukça verimsizdi. Bu yüzden istemeye istemeye uzay bileziğimden fazla pahalı olmasa da bir kaç çeşit şifalı ot ve lezzetli kaynak canavarı etleri çıkardım. Etler daha pişmemiş ve sadece temizlenip hazırlanmış bir şekilde uzay bileziğimde muhafaza ediliyordu. Şifalı otları, etin tadını en yoğun ve kokusunu baskın olacak şekilde hazırlayıp etle harmanladım. Pekala, fazla söze gerek yok. İlk önce tavukları yakala ardından da etleri ye ve barakaya doğru geri koş. Her zaman olduğu gibi söylemesi yapmasından daha kolaydı.

...

"Olivia?"

"Görünürde hala tek bir tavuk yok Leydim."

Hüsranla etleri yelpazelemeye devam ettim. Çayırdan Ateş Porsuğu bile çıkmıştı ama tek bir tavuk yoktu. Kaynak canavarı etlerini pişirmeye başladığımdan beri yaklaşık iki saat olmuştu. Bu iki saat içerisinde de 3 tane Ateş Porsuğu, 2 tane Kaplan Dişli Boz Ayı, 7 tane Boynuzlu Piton ve çayırda yaşamadığı belli olan bir kaç çeşit daha kaynak canavarı Olivia ya da Piti tarafından öldürülmüştü. Öldürülen canlılardan bir tek Petso Çekirgesi çayırda yaşıyordu. Bende bu vesileyle tekrar taktik değiştirmiştim. Öldürülen 4 Petso çekirgesinden birinin alıp bacağını çıkardım. Neredeyse boyum kadar olan bacağın etli yerini temizleyip şifalı otlarla sosladım. Şimdiye kadar baharat olarak 50 altın değerinde şifalı ot kullanmıştım. O kadar çok şifalı ot stoğum vardı ki... Ama artık dibini görür olmuştum. İki saat içerisinde uzay bileziğimdeki şifalı otların %90 Meryem Ananın yanına gitmişti.
Kalan %10'luk kısmı ise bu Petso Çekirgesine harcayacaktım.

Çılgın PrensesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin