Medya: Yiğit Demirkan
Şarkı: Sancak - Bu Rüyaysa Uyandırma•
29 Nisan,
22:34Sevgili Günlük,
Dün söylediğim gibi. Gel seninle yıllar öncesine gidelim. Her şeyin başladığı güne... Tarihin; gün, ay, ve yıl uyumu bile mükemmelken onun karşıma çıktığı an nasıl mükemmel olmasındı ki?
O zamanlar henüz 16 yaşıma yeni girmiştim. Birazdan olacakların hayatımı bu şekilde, ve seneler boyunca etkileyeceğini bilemezdim.
Takvimler 07.07.2017 tarihini gösterirken ılık bir rüzgar eşliğinde hava sıcacıktı. Bu Cuma gününde, yaz tatilinin ilk haftasında, her şey durağandı.
Mahalleden, çocukluktan beri tek arkadaşım Nisa ile sahil yolunda dondurma yiyorduk. Dertsiz başımızı en fazla neyle meşgul edebilirdik ki? Sınıfta sululuk yaparak, bizi sürekli güldüren erkekleri tatlı bulduğumuzu felan. Ya da derslerden sonunda kurtulduğumuzu mesela.
Kafamı kaldırıp etrafa baktığımda; yürüdüğümüz yolun yanında mavi şeritten bisikletler geçiyordu. Etrafta çiftler vardı, piknik yapan aileler ve balık tutan orta yaşlı adamlar.
"Acaba yeni yıl da sınıfa yeni birleri gelir mi Ezgi?" diye merakla soru sıralıyordu Nisa. Ben daha çok çikolatalı dondurmamla ilgileniyordum.
Omuzlarım çektim, "Bilmem," diyerek. Elindeki dondurma ambalajını vermesi için elimi uzattım ve benimkiyle birlikte çimenliklerin yanında duran çöp kutusuna attım.
Geçtiğim mavi şeritli yolda birden delicesine frene basarak tam ayak ucuma, ön tekerleğiyle duran bisikletle donakaldım. Elimdeki dondurmam yeri boylarken bunu yapan densize öfkeyle başımı kaldırdım.
"Kör müsün kızım?" diyen sesin sahibi bana ters ters bakıyordu. Bende kızmak, üste çıkmak için hazırlanmıştım. Rastgele biri diye düşünürken, beni öylesine bir bağladı ki, kopmak mümkün değildi.
En fazla 18 yaşında gibi duran bu kumral saçlı, yüzü güzel çocuğa bakakalmıştım. Lacivert bisikletini durdurmuş, ayaklarını yere basarak benden bir cevap bekliyordu.
"Aloo! Bir de sağır mısın?" dedi elini yüzümün önünde sallayarak. İfademi toplayarak çenemi dikleştirdim.
"Pardon da! Asıl sen kör müsün? Görmüyor musun çöp atıyoruz!" dedim dikkatsizliğin bende olduğunu es geçerek.
Sinirle gülümseyip kafasını salladı. Yanmıza koşan Nisa, bir ona bir bana bakıyordu. Beni omuzumda tutarak yürüdüğümüz yola çekiştirirken, ona kusura bakmamasını için dil döküyordu.
"Ne kusura bakmaması Nisa ya! O şeyi sürüyorsa gözlerini açıp etrafa bakacak," diye öfkelenen kesinlikle bendim. Ama bu yüksek çıkışlarımı neye borçluydum bilemedim.
"Al şu arkadaşını başımdan. Hem önünü görmüyor, hem de bana laf söylüyor hatalı benmişim gibi." dedikten sonra pedallara yeniden basıp yanımızdan gitti.
Kızgınlıkla Nisa'nın omuzumdaki kolunu iteledim. "Tamam sakin ol," diye yatıştırdı beni. Olan dondurmama olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
adı bende ya'saklı
Teen FictionAdım Ezgi... Ezgi Akbulut. Uzunca Yalnızlığın Ezgisi. Kısaca Ezgi işte. Ben o herkesin nefret ettiği kızım. Kötü kalpli, sevenleri ayıran, duygusuz sanılan... Hani sizin şu çakma sarışın olan. Ben kendi hikayemin esas kızıyım. Sevdiğim beni sevmese...