9. | a ş k

925 80 11
                                    

"Kanun mu bu yalnızlık."

Medya: Ezgi Akbulut
Şarkı: Mor ve Ötesi - Oyunbozan



Okuldan sonra Yiğit belki unutmuştur diye, büyük bir yavaşlıkla çıktım okul kapısından. Ama yanılmıştım. Duvara yaslanmış beni bekliyordu.

Derin bir nefes aldım. Beni görmesiyle dikleşti ve nazikçe gülümsedi. Yanına gittim. Birlikte her zamanki sahile, onunla tanıştığım sahile adımlamaya başladık. Aramızdan rüzgarın rahatlıkla esip gürleyeceği bir mesafe vardı.

Birlikte oturduk her zamanki banka. Peki şimdi ne konuşacaktık?

"Üşüyor musun?" diye sordu ardından etrafına baktı. Ayağa kalktı ve bir kafeye girdi. Elinde iki karton bardakla geri döndü ve birini bana uzattı.

"Şeker kullanıyor muydun?" Elindeki iki paket toz şekeri uzattı. Bu bile o kadar ince bir hareketti ki, bu incelik karşısında ben kırıldım sebepsizce.

Kafamı salladım ve elinden aldım. Esasen çay içmeyeli çok olmuştu. Böyle ağız tadıyla...

"Teşekkür ederim," diye gülümsedim. "Sen benim buraya geldiğimi hep nerden biliyorsun?" Sorum karşısında tebessüm etti.

Güldü. Sonra arkamızda kalan caddedeki evleri işaret etti. "Geçen yaz buraya taşındık. Sen hep buraya gelince seni camdan görüyorum," dedi.

"Peki sen? Niye hep gelirsin buraya?" diye sordu. Çaydan bir yudum aldım ve denize baktım. Sorusunu cevapsız bıraktım.

"Biliyor musun Yiğit, seninle ilk tanıştığımızda sen denize sürekli bakıyordun. Benim ne dediğimi bile duymuyordun," diye anlatmaya başladığımda dediklerime şaşırdı.

"Ben o gün denize neden böyle derin baktığını anlamlandıramamıştım. Ama sonradan anladım biliyor musun? Senin de içinde bir ukde var. Öyle ki, baktığın yere dalıyorsun ve gidiyorsun buralardan."

Yüzünü kaplayan donuk ifade her şeyi açıklıyordu. Gözlerini daldığı noktadan çekti ve çayına odaklandı. Bir yudum alırken hırçın dalgalara baktı.

"Peki seninki ne o zaman?" diye sordu yandan bakarak. İkimiz de cevap vermekten kaçıyorduk.

"Birçok şey," dedim. "Hiç kimse, hiçbir şey göründüğü gibi değil Yiğit. Ben herkese kötü kızım. Herke beni kötü biliyor. Çünkü evet kötüyüm, hiç iyi olmadım. Kimse de sormadı iyi misin diye."

Uzunca baktı bana. Kaşları büzüştü ve anlamaya çalışır gibi gözlerini kırpıştırdı. Sonra telefonuna gelen çağrı sesiyle bu büyü bozuldu sanki.

"Affedersin," dedi telefonuna bakarken. Bir gülme isteğiyle doldum. Gülcan arıyordu. Kalktı ve birkaç adım atmaya başlarken çalan telefonu kaldırdı. Sesini duyamayacağım kadar uzağa gittiğinde histerikçe güldüm.

Denizin, kış rengine baktım. Hırçın su yeşili dalgaları kayaları dövüyordu.

"Kalkalım mı artık?" Onu sessizce onayladım ve kalktık. Demek Gülcan tantana çıkartmıştı.

"Evin ne tarafta?" diye sordu ilgiliyle. Dudaklarımı birbirine bastırdım. Elimle düz yolu işaret ettim.

"Tamam seni bırakayım." İtiraz eden dudaklarım aralandı. "İtiraz etme hiç. Bak akşam olmak üzere."

Derin nefes aldım. Kalbim bu ana dayanamacak gibi çırpındı. Yurtta kaldığımı öğrenecek ilk kişiydi. Stres yapmıştım biraz.

Yurda yakın varınca durdum. "Sen artık git, geldik neredeyse." Hiç yüzüme bile bakmadı.

"Eve girdiğini görmeden gitmem." Hay ben senin inadına tüküreyim!

"Geldik işte!" dedim sinirle. Büyük kapı girişindeki yazıya baktı. Dudakları aralanırken kaşları havalandı. Gözleri gözlerime düştü ve derin bir kaç saniye baktı.

"Ben... bilmiyordum." dedi şaşkınca.

"Kimse bilmiyor. Yeni oldu zaten." dedim yurt kapısına bakarken. Elini omzuma koydu.

"Affedersin gerçekten. Bilseydim itiraz etmezdim bu kadar." Zoraki gülümsedim. Kafamı anladım diye salladım.

Güvenlikçi kulübesinden çıktı ve kapıyı araladı. "Geç kızım." dediğinde elimi salladım Yiğit'e ve onun hafif kafa sallayışına karşılık dudaklarımı kıvırdım.

Sonra batan güneşin altında küçüldü gitti gölgesi. Ben de içeriye girdim. Elimde hâlâ tuttuğum karton bardağa baktım. Çay soğumuştu bile. Yeşilliğin üzerine döktüm.

Üstümü değiştirdim ve akşam yemeği için yemekhaneye geçtim. Kimseyle konuşmuyordum henüz. Sonradan ortama giren bir kızı, kim arasına alırdı zaten. Kaldı ki ortama girecek halim yoktu.

Gece yatağıma girdiğimde, döndüğüm camdan ay, tamamıyla yansıyordu. Bugün olanları düşündüm.

Annemi, okulu, yurdu, ablamı bir kenara bırakmak ve sadece onu düşünmek... Bu neydi böyle? İçimi ısıtan gülümsemesi... Ruhumu ayağa kaldıran ilgisi ve çocukluğumu güldüren gülüşü. Kötülüğümü unutturan varlığı. Her şeyi.

Neydi bu?



Yıldızları doldurmayı, kendinize iyi bakmayı unutmayın. 🍃♥️

03.06.2020

düzelendi.
12/12/21

adı bende ya'saklıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin