"Beni bıraksınlar topraklara.."
Medya: Ezgi Akbulut
Şarkı: Sancak - Seni Son Anlatışım•
Mimarlık tarihi ders projesi için hocanın yaptığı baskının haddi hesabı yoktu. Daha dün, bugün iki adam sürekli altını çiziyordu. Bu kadar baskıya gelemezdim ben arkadaş!
Hoca sınıftaki mızmızlanmayı anlamışcasına "Lisede değilsiniz artık arkadaşlar. Kendinize gelin lütfen!" Bunu demesiyle sesler daha çok yükseldi.
"Benim eve gidelim." Kulağıma fısıldayan Emir'e baktım. Hâlâ yakınımda durduğu için burun burunaydık neredeyse. Kaşlarımı çatmamla masumca sırıttı.
"Proje için."
"Beni eve atmak için yol yapmıyorsun, değil mi?" Kuşkulu bakışlarla baktığım gözleri, hemen büyüdü.
"Ben mi?" dedi abartılı bir sesle. "Gerçekten teessüf ediyorum, senin de aklın hep nerelere —" Karnına elimin tersiyle sertçe bir tane geçirdiğim de, sanki gıdıklamışım gibi karnını tutarak gülmeye başladı.
"Gözümden kaçmadı değil Ezgi, sürekli vurma bahanesiyle dokunuyorsun bana." Böbürlenerek arkasını yasladığında baygın bir bakış attım.
"Sen de elime elbet düşersin, ortak." Beni yadırgayan bir bakış attı. Sonra kaldığı yerden yılışmaya devam ederek kolunu koltuğumun arkasına attı.
"Şu kağıtları veriyorum, arkaya doğru uzatırsınız. Hepinize yetecek kadar olması lazım." dedikten sonra hoca sınıftan çıktı. Onun arkasından söylenen herkesin farkındaydı fakat umursamıyordu. Kimse farkında değildi sanırım ama notlara gayet güzel yansıyacaktı bu isyanlar. Kendi kendime güldüm.
Sağ tarafımda, Emir arasında üç koltuk boşluk bıraktığı kızdan kağıtları alırken, diğer elini koltuğumdan asla ayırmıyordu. Uyuz herifin tekiydi gerçekten de. Sanki aldığım tüm ahların hesabini bu heriften çekiyordum.
"Bir tane kalmış ya lan burada!" Emir sınıfa baktı. "Hangi şerefsiz iki tane aldı söylesin." derken çok rahat görünüyordu. Sınıftakilerin yarısı elindeki tek kağıdı gösteriyor diğer yarısı takmıyordu bile.
"Emir Allah aşkına," diye gülmeye başladım aşırı tepkisine. "Alt tarafı bir kağıt parçası, gider çekerim fotokopisini." Çatık kaşlarıyla bana döndü.
"Olmaz öyle şey. Bir tane şerefsiz almış hakkından fazlasını gidip alacağım ondan. Kim bırakabilir ulan benim güzelimi kağıtsız." dedi Battal Gazi edasıyla. Yaptığı abartıya gülmeye başladığımda yüz hatları yumuşadı ve güldü.
"Şovu kes geri zekalı! Herkes bize bakıyor," dedim gülerek. Elindekini bana uzattı. "Senin olsun ben zaten sorumsuzun tekiyim kaybederim," dedi. Gülümsedim ve kağıdı dosyanın arasına koydum.
"Sen git ben bir lavaboya gideceğim," dedim ayaklanırken. Onayladı ve ayrıldık. Kısaca lavaboya gidip üstümü başımı düzelttim ve duvarlarda asılı olan levhalardan fotokopi odasını aradım. İkinci katın sonundaydı. Hemen dosyanın arasındaki kağıdın kopisini çektim ve ikisini dosyanın arasına yeniden koyarken odadan çıktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
adı bende ya'saklı
Teen FictionAdım Ezgi... Ezgi Akbulut. Uzunca Yalnızlığın Ezgisi. Kısaca Ezgi işte. Ben o herkesin nefret ettiği kızım. Kötü kalpli, sevenleri ayıran, duygusuz sanılan... Hani sizin şu çakma sarışın olan. Ben kendi hikayemin esas kızıyım. Sevdiğim beni sevmese...