"Korkma söyle, ne zaman unuttuğunu.
Hatta yerimi kimlerle doldurduğunu."Medya: Emir Alkan
Şarkı: Sancak - Korkma Söyle•
"Nereye?" Yumuşak sesiyle duraksadım. "Bir dakika sen ağlıyor musun?" Emir, ela gözlerini endişeyle üzerimden gezdirirken kaşlarımı çattım.
"Ne ağlayacam be!" diye çemkirdim ve kolumu tutuşundan kurtararak ıslak kirpiklerimi sildim.
Geri zekalıyım ben!
Gerçekten neye ağlıyorum ben?!
Hayır ağladığımı bile fark etmemiştim ya, sinirim ona!Alayla güldü. "Belli, hiç ağlamıyorsun," dedi boşta kalan ellerini cebine atarak. Gülmesine sinir oldum.
"Sen, sapık gibi peşimden gezmeyi kes artık," dedim sinirle. Kaşları havaya kalktı ve baştan aşağıya süzdü.
"Dünya etrafımda dönerken ben," diye hayretle kinaye yaptı. Beni adım adım sinir etmekten başka bir işe yaramıyordu bu şahsiyet! Gerçekten kendimi zor zapt etmeye çalışıyordum. Umursamaz bir ifadeyle yoluma döndüm.
"Hey, hey! Dur biraz," diye yolumu kesti yeniden. Ne var dercesine yüzüne baktım. "İstersen dinlerim?" diye emin olmayan bir sesle konuştu. Alayla sırıttım.
"Onu bir kere yerler canım. Aynı hataya bir daha düşersem kalbim kurusun." Anlamayarak yüzü buruştu. "İstemez canım, istemez kalsın!"
"Canım demek?" Bu sefer gevşekçe yerinde süzüldü ve sırıttı. "Bana bak, elim çok fena kaşınıyor sana çarpmayayım bir tane. Yavşak!" Hiddetli sesim ona sıfır tesirliydi.
"Emir! Hadi be kardeşim." Onun arkasına baktığımda uzun boylu, deri ceketli, kulaklarında küpe dolu esmer bir çocuk vardı. Sabırsızca yanındaki kumral, uzun saçlı kızla buraya bakıp bir şeyler konuşuyorlardı. Emir parmağını kaldırarak bir dakika istedi.
"Hadi defol! Zaten ben de gidiyordum," dedim ve yoluma döndüm.
Yine sanki dünyaya küsmüş gibiydim. Herkese gereksiz bir trip atma, sinirlenme durumum vardı. Neden diyecek olursak; herkesten öylesine nefret ettiğim bir andaydım ki, öfkeden çıldırabilir, önüme geleni dövebilir hatta yıkabilirdim.
Yüzüme gülen arkadamdan iş çeviriyordu. Sevdiğim dediğim insanlar, beni hayal kırıklığına uğratıyordu. Ummadığım olaylar oluyordu fakat en çok kendimi kaybettiğimi hissediyordum. Amaçsızca, öylesine...
•
"İkinci haftayı bitirmek üzereyiz arkadaşlar. Vizeler yaklaşıyor ve sınav yerine sizi proje bazlı değerlendireceğim. Ekranda gördüğünüz konuları ele almanızı rica ediyorum. Size tavsiyem ikili çalışın çünkü yetiştirmekte sorun yaşarsınız. Ayriyeten bu, kaynaşmanız için güzel bir seçenek olacaktır. Yarın görüşürüz!" diye sınıftan çıkan adamın arkasından sinirle bakıyordum herkes gibi.
Hocanın söylediklerinin ardından, kolunu omuzuma atan Emir'e göz devirdim. "Ortak!" Şirin yapmaya çalıştığı sesiyle, zemin hazırlıyordu.
Düz bir bakış attım. Omuzumdaki elini tutarak önümüze indirdim. "Yılışma be, yılışma!"
Teessüf eder gibi baktığında kaşlarımı kaldırdım. "Gerçekten ayıp oluyor yani," dedi kuru bir sesle. Gülmemek için dudaklarımı ıslattım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
adı bende ya'saklı
Teen FictionAdım Ezgi... Ezgi Akbulut. Uzunca Yalnızlığın Ezgisi. Kısaca Ezgi işte. Ben o herkesin nefret ettiği kızım. Kötü kalpli, sevenleri ayıran, duygusuz sanılan... Hani sizin şu çakma sarışın olan. Ben kendi hikayemin esas kızıyım. Sevdiğim beni sevmese...