"Ne olur geri dönme, unutayım."
Medya: Ezgi Akbulut
Şarkı: Merve Özbey - Tebrikler•
"Fazla uzatmadın mı canıms?" Yemek yediğim tabldottan sağıma ve soluma kurulan Tuğçe ve Gizem'in varlığıyla elimdeki çatalı bıraktım.
"Ezgi ya asma şu suratını vallaha çok özledim seni yellozum benim." Gizem çabucak beni kendine çekerek kolları arasına alıp sarmaladı.
"Yelloz sarılması! Ben de isterim ben de!"
Tuğçe hemen sarılmaya dahil olurken sessizliğimi bozdum. "Yeter nefes alamıyorum lan!" İkisi anında ayrıldı ve kocaman bir sırıtmayla yavru köpek gibi bana baktı.
"Tamam be affettim." Çocuk gibi ellerini çırptıklarında göz devirdim ve yemeğime döndüm. Tuğçe solumdan heyecanla kalkıp karşıma geçtiğinde aptal aptal sırıtmaya devam ediyordu.
"Ne?" dedim hayırdır diye göz kırpıp elimdeki çatalı sallayarak. Ellerini masanın üstünde birleştirdi ve devlet mevzusu varmış gibi yaklaştı.
"Kim o yakışıklı?" diye sordu sıra anlamayarak baktım. Gizem omuzunu omuzuma dürttü. "Hadi hadi gördük biz sizi," diye uzattı seni seni der gibi. İstemsizce güldüğümde kızlara baktım. İkisi de merakla bakıyordu.
"Emir'i mi diyorsunuz? Benim bölümden. Baya ilgili sağ olsun," dediğimde gözlerimi devirsemde gülüyordum. Emir gerçekten çözemediğim bir tipti aslında. Neyi ciddi neyi alayla söylüyor pek anlayamıyordum.
Aklıma mutfakta söyledikleri geldi.
Vazgeçmeyeceğim biliyorsun. Bile bile direnmek istiyorsan buyur ama bil ki asla vazgeçmeyeceğim."
Ben şimdi bunun altında ne anlamalıydım? Ne zaman bana ciddi ciddi hislerini göstermişti ki şimdi vazgeçmeyeceğim demesini normal karşılayayım. Ben hep alay ettiğini ve önüne gelene asıldığını sanıyordum. Ki öyleydi zaten, ben mi yanlışım Allah aşkına?
"Ne oldu be daldın hemen?" dedi Gizem merakla. Omuzlarımı silktim.
İnan ben de bilmiyorum be Gizem.
Emir böyle yaptıkça aklıma Yiğit geliyordu. Ona içten içe haksızlık ettiğimi düşünüyordum nedense. Yiğit'in hal ve hareketlerine artık alışmıştım, ondan bir karşılık da beklemiyordum esasen fakat ben ne kadar ters davransam da, o aklımdaydı hâlâ kendime itiraf etmem gerekirse. Sıkıntıyla ofladım.
"Ya Tarık ne alemde?" dedim konuyu değiştirerek. Gizem mutlulukla sırıttı hemen. "İyi," diye uzatarak karşılık verince güldüm. Bunların ilişkisi de ayrı bir olaydı.
"Hatta haftasonu Ezgi'nin gönlünü alayım, ısrar et ne olur bize gelsin dedi," diye aktardığında kuşkuyla baktım, "Ne işim varmış benim Tarık'ın evinde?"
"Biz de geliceğiz tabii ki şapşal," diye güldü.
İçimden bir ses, güzel şeyler söylemiyordu ama hayırlısı...
•
Duyduğum mesaj sesiyle telefonuma baktım. Tarık efendi yazmıştı. Kendini kayıt ettiği isme göz devirdim.
Tarık Eniştemm:
Yarın herkesten önce erken gel.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
adı bende ya'saklı
Dla nastolatkówAdım Ezgi... Ezgi Akbulut. Uzunca Yalnızlığın Ezgisi. Kısaca Ezgi işte. Ben o herkesin nefret ettiği kızım. Kötü kalpli, sevenleri ayıran, duygusuz sanılan... Hani sizin şu çakma sarışın olan. Ben kendi hikayemin esas kızıyım. Sevdiğim beni sevmese...