Çok değil, kısa bir süre sonra Ezgi'nin ölümü bütün şehri sarmıştı.
Yıkım neydi o zaman öğrenmiştim. Göğüs gere gere, dişimizi sıka sıka bugünlere gelmiştik de, sevdiğine sahip çıktığını düşünüp, bir baltaya sap olamamıştım.
Ben Yiğit Demirkan, yıkılmıştım.
Bir zamanlar enkaz haline getirdiğim kız sayesinde bu sefer harabeye dönmüştüm.
Şimdi ne olacaktı peki?
Kendini feda ederek beni birilerinden, bu hayattan azad ettiğini mi düşünmüştü?
Ben bizzat esirdim artık. Onun kanatları altında, köprücük kemiklerimin altındaydı o. Hep orada kalacak, hep hatırlayacak, unutmayacak ve mutlu olmayacaktım.
Ben yarımdım.
Ve yemin olsun... Yeminler olsun ki, ne onun leşine, ne de ailesine huzur verecektim ben.
Ölüsünü yakmalıydık. Aynı toprağın altında Ezgi ile rahat etmemeliydi. Bu ona fazlaydı.
Yeminim olsun ki, yapacaktım.
Ve aciz kızı... Masum görüntüsü olan ancak melek yüzlü şeytan. Sıra ona da gelecekti.
Artık suçlu ve suçsuz diye bir ayrım yok.
Bu hikayede herkes suçlu!
•
Ölmeden önce son okuduğum kitapta şöyle diyordu yazar:
"Ve insanlar bildiğini sanıyordu. Oysa ki bilmiyorum demek de bir erdem haline gelmişti artık. Herkes sadece kalp kırmak, doğru düzgün düşünülmemiş bir mesele olsa dahi, salt amacı muhalefet olmak ile tutuşmuş halde.
Peki kim kazandı? Kalp kıran mı? Hiçbir şeyden memnun kalmayan mı? Şu kısa ömürde zarar ziyan değil de nedir bu? İnsan hakikaten en büyük kötülüğü kendine yapıyormuş. Ancak kimse farkında değildi. Bu gidişle de olmayacaktı..."Biz bu hayatta memnun olmaya çalışmadık hiç; önümüze ne koyulduysa bir kusur bulduk, söylendik, mutlu olmayı denemedik bile, kalp kırdık, incindik ve incittik.
İncinmeden, elinizdekilerle mutlu yaşamanız ümidiyle.
•
•
Final ve hikayenin geneli için görüşlerinizi şu satırda bırakabilirsiniz.
Final konusu hep kararsız bir konuydu. Sırf bu yüzden yayımdan kaldırdım ve aylarca taslakta durdu. O kadar yazdıklarım vardı, sonradan değişti, şekillendi vesaire...
Bu final yakıştı mı bilinmez ama bu hikayenin sonu başından beri mutsuzdu ve mutlu bitmesi imkansızdı bana göre.
Bu hikayenin ana fikri zaten kötü kızın aşkı ve aşkına karşılık alamayışı üzerineydi. Uçurumdan atlaması hikaye oluşmadan baş fikirlerinden biriydi ki, orada bitirecektim hikayeyi.
Her hikayede 3. bir kişi oluyor sevilmeyen. Ben masum kız Gülcan ve Yiğit'in aşkı yerine sevilmeyen 3. kişi yani Ezgi'nin hayatını yazdım. Bu durumda Gülcan 3. kişi oldu ama umarım demek istediğimi anlatabiliyorumdur.
Vermek istediğim mesaj; peşin hükümlü olmayıp da insanların hayatını anlatmak ve size aktarmaktı.
Benim için uzun soluklu bir hikaye oldu. Çok severek yazdım. Çok heyecan duydum. Bazı noktalar klişe oldu kabul ediyorum. Onun dışında özgün olmaya çalıştım.
Yolculuk boyunca desteğini esirgemeyen tatlı okurkuşlarıma sevgilerimi ve şükranlarımı sunuyorum. ❤️
Sevgi, saygı ve sağlıkla kalın... ❤️
düzelendi.
19/12/21
ŞİMDİ OKUDUĞUN
adı bende ya'saklı
Teen FictionAdım Ezgi... Ezgi Akbulut. Uzunca Yalnızlığın Ezgisi. Kısaca Ezgi işte. Ben o herkesin nefret ettiği kızım. Kötü kalpli, sevenleri ayıran, duygusuz sanılan... Hani sizin şu çakma sarışın olan. Ben kendi hikayemin esas kızıyım. Sevdiğim beni sevmese...