"Karardın mı ey gönlüm, nedir bu hissizlik..."
Şarkı: Anıl Durmuş - Gönlüme
•
Yağmurun altında dakikalarca oturdum. Kimse yoktu etrafta, olanlar da garip bakışlarıyla benim bu yağmurda, neden burada oturduğumu sorgulayarak geçiyordu. Denize düşen damlarları takip ederken gözlerim, çıktığım büyük kayalığa takıldı. Oraya gitme isteğiyle doldum.
Yavaşça ayağa kalktım ve dingin adımlarla ilerlemeye başladım. Aklıma, onun soğuk kış gününde, benimle birlikte bu bankta çay içişi geldi. O zaman buraya yeni taşındıklarını söylemişti. Hatta karşı caddedeki evlerde oturduğunu ve beni hep gördüğünü. İçime bir his doldu, taştı.
Kafamı büyük bir kararlılıkta karşı caddedeki evlere çevirdim. Gözlerim yan yana dizili evlerin tüm camlarını hızlıca tararken, bir sima aradım. Hasret çektiğim kahve gözlerle denk gelmeyi ümit ettim. Bir cam kenarındaki hareketlilik bakışlarımı tam oraya mıhladı. Öylesine heyecanlı hissettim ki, sanki tüm duygularım içimde bir girdap oluşturmuştu. Uzaktan seçebildiğim kumral tutamlara yakından bakmayı arzu ederek çimenlerin üzerinden hızlıca iki adım attım evlere doğru. Arabalar öyle hızlı geçiyordu ki, her biri saçlarımı savururken ben gözlerimi o camdan çekemiyordum.
Oradaki kesinlikle Yiğit'ti. Camın kenarında yavaşça geri beliren bedeni ve kahve gözlerini artık net olarak görebiliyordum. Yorgunlukla omuzlarım çöktü karşısında. O ise bakmakla yetindi. Kaç dakika geçti bilmiyordum ancak içimden geçen ne varsa yüzüme yansıttım kırgınlıkla. Uzunca bir süre yüzümü izledi sonra dudakları kıpırdadı ve omuzunun üzerinden birisine bir şeyler söyledi. Perde hareketlendi ve o son bir bakış bahşettikten sonra kayboldu.
Yıkıldım.
Ödün verdiğim her şeye lanet ettim. Onunla tanıştığım ve ondan sonraki günlerde yaşadığım heyecanı anımsadım. Ne de masumdum o vakitler... Hâlâ umutlarım vardı cebimde, beyaz elbisemle onunla ilk defa oturduğum banka baktım. Eskiden tıpkı Gülcan gibi olduğumu fark ettim. Bu muydu benimle oturup tanışmasının isteği?
Nefretle ayrıldım oradan. En çok kırıldığın yerden nefret ederdi ya insan. Şimdi nefret tüm benliğimi sarmıştı. Koşa koşa, yağmur damlalarına karşı o kayalığa koştum. Bacaklarımı boşlukta sallamak, saçlarım rüzgarda raks etsin istiyordum.
Çok geçmedi sanırım. Ya da ben zamanın nasıl aktığını anlamamıştım. Yağmur çoktan durmuş, hava aydınlanmıştı yeniden. Elimde yerden topladığım birkaç ufak taşı denize atıyordum, onun adım seslerini duyduğumda. Dönüp bakmadım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
adı bende ya'saklı
Teen FictionAdım Ezgi... Ezgi Akbulut. Uzunca Yalnızlığın Ezgisi. Kısaca Ezgi işte. Ben o herkesin nefret ettiği kızım. Kötü kalpli, sevenleri ayıran, duygusuz sanılan... Hani sizin şu çakma sarışın olan. Ben kendi hikayemin esas kızıyım. Sevdiğim beni sevmese...