7.BÖLÜM

7.2K 408 19
                                    

ALYA

Bağırış seslerini duyduğu gibi elini belimden çekip büyük bir panikle, kendini çadırın dışına attı. Dışarıda olanları çok merak ediyordum ama bir yandan da çadırdan çıkmaya cesaret edemiyordum. Bir iki dakika düşünmek için kendime zaman verdim ve bunun sonucunda burada beklememin bir anlamı olmadığına karar verdim. Dışarıdaki insanlara her ne oluyorsa, bu çadırda beklemenin başıma aynısının gelmeyeceğinin garantisini vermiyordu..

Daha fazla dayanamayarak kendimi çadırdan dışarıya attığım gibi gördüklerim karşısında donakaldım.. bu insanlara saldıranların yabani hayvanlar yada onlar gibi haydutlar olabileceğini düşünebilirdim ama Cihangir'in adamlarıyla kampı basacağını aklımın ucundan geçiremezdim.. O ne yapmaya çalışıyordu..
Önce bana yalan söyleyerek bu iğrenç haydutlarla dolu yeri çiftçi kampı yapıp, beni kurbanlık koyun gibi önlerine servis etti.. Şimdide arkamdan gelip bu iğrenç kampı basıyordu..

Gözlerime inanamayarak sadece olduğum yerde olanları izledim.. Cihangir'inde içinde bulunduğu bir grup, adamları tek tek mağlup edip diğer gruba aktarıyordu. Onlarda, mağlubiyetin verdiği büyük hasarla yere yığılan adamları birer un çuvalıymış gibi hırpalayarak bir köşede bağlıyordu. Diğer köşede ise, kadın ve çocuklar korkudan birbirlerine sinmiş bir şekilde oturuyorlardı. Onlara dokunmayacak kadar merhametliydiler.. sadece o at hırsızlarını yakalamaya odaklanmışlardı.
Cihangir çok güçlü bir adamdı, ona saldıran adamlardan hasar almadan, hasarın kralını tattırıyordu.

Şaşkın şaşkın onu izliyorken, hiç beklemediğim bir anda bana doğru baktı. "Aferin Alya! Şimdi ne yapacaksın acaba? " O beni fark etmeden bu alandan çoktan uzaklaşmış olmam gerekiyordu ama ben olduğum yerde taş kesilip sadece olan biteni izlemekle yetindiğim için şimdide tekrar onların esiri olacaktım. ALLAH aşkına, bu kısır döngü ne zaman son bulacak!
O keskin bakışlarını, bir süre üzerimde gezindirdikten sonra gözlerimde durdurdu. Birkaç dakika olduğu yerde durup sadece bana baktı. Aramızda sadece 4-5 metre civarında bir mesafe vardı. O bana yaklaşmaya başlamadan önce ben atağa geçip kendimi bütün hızımla ormana atmaya hazırlarken, tam o sırada büyük bir panikle bana bağırdı..

" Arkandaaaa!! Dikkatt etttt!!! "

Arkamı dönüp bakmama bile fırsat vermeden, biri aniden elindeki bıçağı boynuma dayadı.. ve kulağıma yaklaşıp pis pis gülerek " Seni bırakacağımı mı sandın? " dedi. Sesindeki iğrençlikten kim olduğunu anlamak hiçte zor olmadı, bu Nefi denilen adamdı. Anlaşılan beni bu cehennemden çıkış bileti olarak kullanmak istiyordu.. Ona bu fırsatı tanımamak adına bütün gücümle direndim ama nafile.. boğazıma dayadığı bıçakla ufak bir kesik oluşturarak, daha fazlasını istemiyorsam uslu uslu durmam gerektiğini söyledi. Boğazımdaki ani yanmayla beraber, olduğum yerde gözyaşları içinde acıyla inledim. Bütün bunlar olurken Cihangir, mümkün olduğunca hızlı bir şekilde yanımızda belirip öfkeyle bağırarak
" Kızı bırakırsan canını bağışlarım.. " dedi.
Buna karşılık Nefi'de bağırarak " Şehzade Cihangir!! Masum bir insanın ölmesini istemiyorsan eğer onunla beraber buradan ayrılmama izin vereceksin.. " dedi.
Cihangir'in gözlerinde öfkeden ateş çıkıyordu, sanki her an üzerimize atılıp bu adamı lime lime edecekmişçesine bakıp, dişlerini sıkıyordu. Bütün bunlara o sebep olmamış gibi nasıl bu kadar öfkelenebiliyordu. Anlamak gerçekten imkansız!

Dişlerinin arasından " O kızla buradan ayrılmana asla izin vermem. Elindeki hançeri bırak, yoksa ona bir daha zarar verecek olursan, seni ölmek için yalvartana kadar işkenceye maruz bırakırım! " dedi.
Hayatım bir günde nasıl bu kadar değişebilirdi. Gözyaşlarıma engel olamıyordum. Beni bu duruma düşürdüğü için Cihangir'e karşı, içimde büyük bir nefret vardı. Önce beni ateşe atıp sonra bu kurtarma çabası niyeydi.. Neden bu kadar öfkeliydi ki, bunun olacağını bilmiyormuş gibi..

Ağladığımı fark edip, o adamla konuştuğunun aksine yumuşak bir ses tonuyla " Sakın korkma.. sana bir şey yapmasına asla izin vermicem! " dedi. Nedense bu sözleri ona karşı daha fazla öfkelenmeme sebep oldu. Ona nefret dolu bakışlar atarak cevap vermedim..

O sırada Nefi büyük bir kahkaha patlatıp " Buna engel olamazsın Şehzadee! Artık bu kız benimle, sen istesende istemesende bizim gitmemize izin vereceksin.. yoksa bu kızın canını gözlerinin önünde alırım! " dedi.

Bu sözleri duyan Cihangir, kendini toparlayıp biraz gevşeyerek " Öldür! " dedi.

Onun bu ani geri vitesine karşılık, şaşkınlıktan gözlerim büyüdü.. eminim ki Nefi'de bu konuda istemeyerek bana eşlik ediyordu. O ne söylediğinin farkında değildi sanırım. Daha birkaç dakika önce ölmemem için uğraşan adam, şimdi ise kendi ağzıyla ölüm emrimi veriyordu..

Çok geçmeden konuşmaya tekrar devam etti " Kızı öldürürsen eğer buradan sağ çıkamayacağını biliyorsun. Yaşaman için sana bir fırsat veriyorum. Bu fırsatı değerlendirmek senin elinde. Kızı bırakırsan yaşamana izin veririm, ama eğer bırakmamakta ısrar edersen birazdan işaretimle beraber okçum, beynini bir daha kullanamayacağın bir hale getirecek.. Seçim senin " dedi.

Nefi, Cihangir'in bu sözlerinin ardından fazlasıyla gerildi. Biraz düşündükten sonra her şeye rağmen geri adım atmamayı tercih etti. Anlaşılan kendince onurlu bir ölüm istiyordu.. beni sıkıca kavrayıp geri geri götürmeye başladığı esnada Cihangir'in elini havaya kaldırmasıyla beraber nereden geldiğine anlam veremediğim bir ok, kafamın milim ötesinde Nefi'ye saplandı. Eli yavaş yavaş gevşedi, ve birden olduğu yere yığıldı.

Ona doğru kafamı çeviriyordum ki o sırada Cihangir bana doğru atılıp, kafamı çevirmeme fırsat vermeyerek sol eliyle kafamın arkasını kavrayıp, sağ eliyle de gözlerimi kapattı..

GEÇMİŞE GİDEN KIZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin