27.BÖLÜM

4K 267 126
                                    


Keyifli okumalar 🙋🏻‍♀️💋

ALYA

Murad'da çözemediğim tuhaf bir şey vardı. Bugün, konuşmaları ve tavırlarıyla, beni fazlasıyla şaşırtmıştı. Sürekli verdiğim kararları sorgulayıp duruyordu.

Benim için endişeli görünüyordu, ama bu endişesi niyeydi..

Aslında bir bakıma, bu halleri bana Eda'yı hatırlatıyordu. Oda kafasına yatmayan bir şey olunca, bıkmadan usanmadan beni ikaz ederdi. Murad'la çok fazla bi yakınlığımız yoktu, ama sanırım bende ona birilerini hatırlatıyordum. Yoksa neden çok tanımadığı birinin ne yaptığıyla bu kadar ilgilensin ki..
Ya da bir anda kanı kaynamıştı bana, bu nedenle beni uyarmayı kendine borç bilmişti.
Bu şekilde davranmasının bir çok sebebi olabilir, ama aklıma gelen en mantıklı nedenler bunlardı..

Bir yandan hayatımda seçimim ne olursa olsun benim için endişelenen ve uyaran bir kişinin olması çok hoşuma gidiyordu.
Bir önce ki hayatımda bu rolü Eda üstlenmişti, anlaşılan burada ki hayatımda ise bu rolü Murad üstlenmek istiyordu.
Murad'ı çok tanımamama rağmen bana çok samimi geliyordu. Belki de bu yeni bir dostluğun başlangıcıydı..

Mehpare Hatun, çağırılmasının ardından çok geçmeden Has bahçeye beni almaya geldi. Murad'la samimi bir şekilde bir birlerine selam verdikten sonra bana dönerek " Gidelim " diyerek önden yürümeye başladı.

Onun arkasından yürümeye başlamadan önce, Murad'a samimi bir şekilde tebessüm ederek
" Bugün beni yalnız bırakmadığın için teşekkür ederim " dedim.

O ise, hiçbir şey söylemeyerek sadece kafasını salladı.
Önüme döndüm ve Mehpare Hatun'u takip etmeye başladım.

Mehpare Hatun, beni hareme götürmek yerine tekrardan hasta odasına getirerek, üzerimi değiştirmemi istedi.

" Burada bekle, Dilber Hatun'u seni hareme götürmesi için göndereceğim. Hem bu şekilde, senin bütün gün bu odadan çıkmadığını düşünürler " dedi.

Mehpare Hatun'un zekâsı, beni her geçen gün daha çok kendine hayran bırakıyordu.
Beni ve kendisini nasıl koruması gerektiğini çok iyi biliyordu.

" Tamam " dedim.

Cevabımı dinledikten sonra beni yalnız bırakarak, odadan çıkıp gitti.
Hemen üzerimi değiştirdim ve yatağın üzerine oturarak, Dilber Hatun'un gelmesini bekledim.

Hemen geleceğini ümit etmesem de bu kadar geç geleceğini tahmin etmemiştim.
Geçen saatlerin ardından, nihayet kapıda belirdi.
Beni görür görmez, sinirle
" O kadar işimin gücümün arasında birde seninle uğraşıyorum. Kalk hemen, seni hareme götüreceğim " dedi.

Sinirlenmemeliyim.. Sinirlenmemeliyim..

Kendimi içten içe sakinleştirmeye çalışıyordum.
Derin bir nefes alarak, oturduğum yerden kalktım ve hareme kadar onu takip ettim.
Haremin kapısından içeriye gireceğim sırada, kolumu tutarak " Bir daha sorun istemiyorum, anladın mı? " dedi.

Evet, şimdi daha fazla sinirlenmiştim.
Benim hiçbir suçumun olmadığından adı kadar emindi ama yinede beni ikaz ediyordu.
Neyse ki burada çok fazla kalmayacaktım.
O yüzden mümkün olduğunca sabrederek, kimseyle bir münakaşaya girmemem gerekiyordu.
Ellerimi sıktım, dişlerimin arasından " Tamam " diyerek onayladım.

İçeriye girdiğim zaman yine her zaman ki gibi, herkes gözlerini bana dikerek kendi aralarında konuşmaya başladı.
Onlara aldırış etmeyerek yatağımın olduğu bölüme doğru yürümeye başladım.
Şu ana kadar Mahinur'u görürüm, ya da beni görür görmez yanıma geleceğini düşünmüştüm, ama ortalıkta görünmüyordu.

GEÇMİŞE GİDEN KIZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin