39.BÖLÜM

4.4K 278 169
                                    



MURAD

Şehzadenin saraydan ayrılacağını bizden başka kimse bilmiyordu. Bu kendimizden bile saklamamız gereken bir sırdı.
Gereken bütün önlemleri almıştık,
ya da biz öyle olduğunu sanıyorduk.

Savaşa gitmediğimizi düşünerek yeniçerilerin içerisinden yetenekli, çok güvenilir 4 adam seçmiştim. Bu adamlar hem güvenliği sağlayacak hem de av için gereken yardımları sağlayacaklardı.
Şehzade Cihangir kamp kurduğu bir yere asla ikinci bir defa kurmazdı. Ama bugün asla yapmayacağı şeylerden birini yaparak, aylar önce ki kamp alanına tekrardan hazırlıkları yapmamızı emretmişti.
Bu ansızın karar verdiği bir değişiklik değildi, bunu daha önceden planladığını gözlerindeki kararlılıktan görebiliyordum.

Bu ani değişikliğin kaynağının ne olduğunu da çok iyi biliyordum. Adamlara kampı kurmaları için gereken talimatları vermiştim ama yinede gidip bunun doğru bir karar olmadığını söylemek için ona doğru hareketlendiğimde, ikisini bir arada gülüşürken görünce bir adım daha ileriye atamadım. Bu anı bölmeyi içten içe çok istesem de yapamadım. Bir süre uzaktan sadece aralarında geçen samimi konuşmaya şahit olmakla yetindim.
Elimden daha fazlası gelmiyordu. Gelse de ne yapabilirdim ki..

Onları seyre daldığım sırada Cihangir onlara olan bakışlarımı fark ederek, Alya' yı yalnız bırakıp bana doğru yaklaşmaya başladı.

Yanıma geldi ve,
" İyi misin? Bir şey mi oldu? " gibi sorular yöneltti.

Yüzümde nasıl bir ifade vardı bilmiyordum ama hemen kendimi toparlayarak,
" Hayır Şehzadem. Bir sorun yok, Emirlerinizi bekliyorum " diyerek karşılık verdim.

" Benimle gel " diyerek beni bir ağacın altına çekti.

Çok ciddi görünüyordu. Bir şeyleri sezmiş olmasından endişe duymaya başlamıştım.

" Seninle konuşmak istediğim bir mesele var " diyerek söze başladı.

Yanıldığımı düşünmek istiyordum, aksi halde bu benim sonum olurdu.

Alya, şuan bir sultan olsaydı eğer bu benim kesinlikle kellemin gitmesine neden olurdu,
ama şuan Cihangir' in ne yapabileceğini ben bile kestiremiyordum.

Sonuçlarından korkmuyordum, korktuğum asıl şey onu uzaktan bile olsa bir daha asla göremeyecek olmamdı.

" Buyrun Şehzadem, sizi dinliyorum "

" Bunu nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum, ama konu Alya " dedi.

Hiçbir şey söyleyemedim, karşısında durmuş onu dinliyordum.

Ardından,
" Ona bu durumu belli etmemeye çalışıyorum ama onda kafamı kurcalayan şeyler var.
Ona o gün burada neden olduğunu sorduğumda bana yalan söyleyip duruyor.
Bu konuyu her açtığımda kaçırdığı bakışlarından büyüyen göz bebeklerinden anlayabiliyorum " , " Asıl anlayamadığım şey bunu neden yaptığı.. " diyerek devam etti.

Düşündüğüm konudan bambaşka bir şeyin çıkması, şuan için az da olsa rahatlatmıştı.

" Eminim geçerli bir nedeni vardır Şehzadem " diyerek onu rahatlatmaya çalıştım.

Sözlerime başını sallayarak,
" Bilmiyorum. Ne düşüneceğimi gerçekten hiç bilmiyorum " , " Bu topraklarda yetiştiğini söylemese onun bir yabancı olduğunu düşüneceğim. Saraydaki şaşkın ve hayran bakışlarını anlayabiliyorum. Ama yaşadığı bu yere olan yabancı bakışları beni düşündüren bir diğer konu. Buraları ilk defa görüyormuş gibi davranıyor " dedi.

Bu benimde dikkatimi çeken bir konuydu.
Onu gördüğümüz ilk andan itibaren gördüğü her şeye şaşkın şaşkın bakan bir kızdı.
Şehzadenin sözlerinin ardından artık bu durumun garipliğine daha fazla kafa yormaya başlamıştım. Onun bu garip halleri akıllara bir olasılık getiriyordu. Ama ne Cihangir nede ben böyle bir şeyin olasılığını değil dillendirmek, aklımızın ucundan bile geçirmek istemiyorduk.

GEÇMİŞE GİDEN KIZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin