36.BÖLÜM

3.1K 193 100
                                    



Gözlerime odaklanmış, vereceği cezayı sessizce düşünüyordu. Dalgın halinden faydalanarak, ellerimle göğsünü ittim ve bütün gücümle mücadele ederek, ondan biraz uzaklaşmayı başardım. Bu tepkim onu şaşırtmıştı.
Ayağa kalktı ve yanıma geleceği sırada
" Destur.. " sesiyle, odağını kapıya yöneltti.

Kapının kanatları açılır açılmaz, karşısında ona doğru gelen Murad' ı görünce şaşkınlığı bir kat daha artmış görünüyordu.

" Senin ne işin var burada? " diye sordu, biraz sert bir üslupla.

Murad, " Ben iyiyim Şehzadem. Yeterince dinlendim, artık işimin başında olmalıyım " ,
" Hem, yarın ki avda sizi yalnız bırakamam " dedi.

Cihangir, ellerini arkasında birleştirerek, derin bir nefes verdi.

" Sana en az 3 gün dinlenmen gerektiğini söylemiştim " , "Söz konusu kendin olunca emirlerime sürekli karşı geliyorsun.
Ama, sanırım artık bu duruma alıştım.
Yarın ki avı sen olmayınca ertelemeyi düşünmüştüm, ama madem ki iyi olduğunu söylüyorsun, o zaman yarın gitmemizde bir sakınca yok " dedi.

Murad, tepkisiz bir şekilde " Yok Şehzadem " ,
" Ben hazırlıkları tamamlamalarını isteyeyim " dedi, gitmeye hazır bir şekilde.

Cihangir, Murad' a beklemesini söyleyerek, bana döndü ve
" Sana vereceğim cezayı buldum.. " ,
" Geldiğim zaman söyleyeceğim " dedi ve Murad' la beraber daireden çıkıp gitti.

Aklından neler geçiyordu?
Bunu tahmin etmesi zordu.

Koltuğa oturmak için yöneldiğim sırada kapı tekrardan açıldı. Gelen kişinin Cihangir olduğunu düşünerek, kafamı hevesle o yöne doğru çevirdim ama içeriye ellerinde tepsiler taşıyan iki cılız kız girmişti.

Kızlar kahvaltıyı hazırlamak için mutfaktan gönderilmişlerdi. Cihangir yoktu ama onlar buna aldırış etmeden büyük bir özenle yer masasını hazırlıyorlardı.
İşlerini çabucak bitirerek daireden çıktılar.

Bir sürü şey hazırlamışlardı. Her şey o kadar güzel görünüyordu ki, tıka basa doyana kadar her şeyin tadına bakma isteğimi zor bastırıyordum.

Yiyecekler bana ben onlara bakıyordum. Uyandığımdan beri hiçbir şey yememiştim. Önümde bir masa dolusu yiyecek duruyordu ama ben birine bile dokunmaya cesaret edemiyordum.

Dakikalar geçip gidiyordu ama hala ufukta Cihangir görünmüyordu. Annesinin yanına gittiğini düşünmeye başlamıştım. Bir süre daha bekledim ama artık geleceğine dair ümidimi keserek, karın gurultumu bastırma ümidiyle masanın başına oturdum.

Şuan gelme ihtimali varsa da, o gelmeden önce bir şeyler atıştırabileceğimi umuyordum. Ekmeğe doğru elimi yönelttim, ama hemen geri çektim.  Arkamda iz bırakamazdım. Ekmeğin köşesinden koparsaydım, o gelmeden önce yediğimi hemen anlardı. Bu yüzden, geniş bir tabağa dizilmiş olan çeşit çeşit böreklerin içerisinden ıspanaklı olanlardan bir tane seçerek hemen yemeye başladım.
Her lokmayı korkuyla ağzıma götürüyordum. Beni bu şekilde yakalamasından deli gibi korkuyordum. Ama bu şekilde yakalanacak olma düşüncesi bile iştahımın önene bir türlü geçemiyordu.

Gözlemelerden birine uzandım ve ışık hızıyla yemeye başladım, derken kapının açılmasıyla lokmalardan birinin boğazıma takılmasıyla yan tarafıma dönerek, panikle öksürmeye başladım. Öksürüklerim o kadar şiddetliydi ki, ne oturduğum yerden kalkabiliyordum nede gelen kişinin kim olduğuna bakabiliyordum..

Gelen kişi, bu halimi görünce hızla yanıma gelerek, sırtıma hafiften vurmaya başladı. Canımı yakmadan nazikçe sırtıma vuruyor, beni kendime getirmeye çalışıyordu.

GEÇMİŞE GİDEN KIZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin