10.BÖLÜM

6.8K 404 43
                                    

Şaka yapıyor olmalıydı..

Özgürlüğüme karşılık bir şeyler isteyip duruyordu ve bu durumun sonu gelmez bir sirkülasyona uğraması beni korkutuyordu.

Onun her istediğini yapan bir köleye dönüşmek gibi bir niyetim yoktu, bu yüzden ona olabildiğince karşı çıktım.

" Beni kandırıp bu iğrenç adamlara yem yaptın, buradan sağ kurtulamayabilirdim ama tuhaf bir şekilde şans yüzüme gülerek bugünde ölmemeyi başardım.. bütün bunlara rağmen özgürlüğü sonuna kadar hak etmiş biri olarak, şimdide benden bu saçma durumu çözmek için öncülük etmemi bekliyorsun.. Bırak ta bu işi polisler çözsün, ikimiz içinde en hayırlısı ve kolayı bu olur "

" Polis mi? Bu ne anlama geliyor.. "

Gerçekten inanılır gibi değildi. Öyle bir şaşkınlık ve merakla sormuştu ki, 21.yüzyılda olduğumuza inanmasam, onun bu milattan önce kalan konuşmalarına kanıp gerçekten polis kavramının hayatına henüz giriş yapmadığına inanabilirdim..

" Bunu gerçekten sormuş olamazsın.. Benimle dalga geçmeyi bırak artık! Böyle yaparak işleri daha da zorlaştırıyorsun "

"Şuan seninle dalga geçmiyorum! işleri zorlaştıran biri varsa oda sensin, bilmediğim kelimeler söyleyip duruyorsun ve çoğu zaman seni anlamakta sıkıntı çekiyorum. Ya anlayacağım şekilde konuş, yada söylediğin şeyin ne anlama geldiğini açıkla.. "

Bu deli zırvalığına daha fazla ne kadar ayak uydurabilirim hiç bilmiyorum..
Ona daha fazla direnecek gücüm yoktu, en iyisi bu adamlardan kurtulana kadar onların dilinden konuşmaktı.

" Peki ne olduğunu açıklıyorum, iyi dinle. Anladığım kadarıyla sen çoğunlukta ormanda yaşadığın için polislerin varlığını unutmuşsun. Polisler insanlara yardımcı olurlar, mesela bir olayı çözmek için seçilmiş kişilerdir.. O yüzden bu işi ehline bırakmak en doğrusu "

Bu sözlerimi komik bir şey dinliyormuş gibi tebessüm ederek dinledi ve ardından sözümü bitirir bitirmez yandan bir gülüş atarak konuşmaya başladı.

" Ormanda karşılaşmış olmamız burada yaşadığım anlamına gelmez şaşkın surat.. Şehzade olduğum gerçeğini unuttun sanırım, bu demek oluyor ki bütün Şehzadeler gibi bende sarayda yaşıyorum. Şuan sarayda değil de ormanda olmam büyük bir şans senin için, zira sarayda karşılaşma olasılığımız imkansızdı. Polis meselesine gelecek olursak, kendince muhafızlara yeni bir ad takmış olmalısın. Aslında bakarsan bu konuda haklısın, çok iyi muhafızlarım var ve onları bu mesele için özel olarak görevlendirebilirim " dedi.

Evet sende haklısın dünyanın en Narsist insanıyla karşılaşmak büyük şans gerçekten..

" Bunu şans olarak mı nitelendiriyorsun! İnan bana elimde olsa seninle karşılaşmamayı dilerdim " dedim.

Bu sözlerim onu fazlasıyla şaşırmıştı, ama hiç istifini bozmadı.
" Evet şanslısın! çünkü her genç kıza nasip olmaz Şehzade Cihangir'in karşısında durup onunla konuşmak.. şuan henüz farkında olamasan da her genç kızın kurduğu bir hayali yaşıyorsun " dedi.

" Benim o hayali kurmadığımdan emin olabilirsin! "

Aramızda hiç mesafe kalmayana dek bana doğru yürümeye başladı. Dibime kadar geldikten sonra kafasını eğdi, artık onun o sıcak nefesini yüzümde hissedebiliyordum.

" İşte bu yüzden henüz dedim ya.. "

Yüzüm birden alev topuna döndü, kıpkırmızı olduğuma yemin edebilirim. Kalbim yerinden çıkarcasına şiddetle çarpıyordu. Her hücrem onun ani hareketleriyle birlikte sinyal verircesine harekete geçiyordu.

Anlayamıyordum beni nasıl bu kadar etkileyebiliyordu.

Bu konuşmanın sonu bir yere varmayacaktı. Konuyu hemen değiştirmem gerektiğinin farkına vardım. O da biraz daha dibimde durursa, kalbim şiddetine daha fazla dayanamayıp error verecekti. Onun uzaklaşmaya niyetinin olmadığını anladığım sırada bir iki adım ben gerileyip, kapanan mesafeyi yeniden açmış bulundum.

" Şu bahsettiğin özel muhafızlar bu işi çözecekse yanınızda kalmama gerek yok o halde " dedim.

Konuyu değiştirme çabamı anlamış olacak ki gülümsemeye başladı.
" Bu işi benim çözmeyecek olmam senin gideceğin anlamına gelmiyor. Bu iş çözüme kavuşana kadar benimle beraber sarayda kalacaksın " dedi.

İşte şimdi yeniden başlıyorduk. Beni bırakmakla sorunu neydi bu adamın..
Gelgitli bir adamı sinirlendirmek hiç yararıma olmazdı, ayrıca şu bahsettiği sarayı görmeyi merak etmedim değil.. hoş nesini merak ediyorsam, ormanda bulduğu terk edilmiş bi kulübeyi sahiplenip sarayı ilan etmiştir.

Ne kadar yakışıklı olursa olsun onun hayali sarayında bir grup aklını yitirmiş adamlarla, bulunana kadar ömrümü geçiremezdim. Eda çoktan polislere kayıp olduğumu bildirmiş olmalıydı, ama hemen bulunacağımın bir garantisi yoktu. Bu yüzden güzel bi kaçış planı yapana kadar bu adamları sinirlendirmemem gerekiyordu.

" Tamam sen ne diyorsan o olsun.. Şimdi bu meseleyi çözdüğümüze göre artık ateşin yanında ısınıp dinlenebilirim, öyle değil mi? "

Cevap vermek yerine kafasıyla onayladı. Ateşin yanında bir grup adam vardı, ama benim o tarafa doğru hareket ettiğimi fark ettikleri sırada ateşten uzaklaşıp, ileride oturdular.

Cihangir'i görebilecek açıda oturup, o bakışlarımı fark etmeden ne yaptığını izlemeye koyuldum.

Murad denilen adamla konuşuyordu. O hangi ara Cihangir'in yanına gitmişti? Anlaşılan ben alanı terk eder etmez hemen Cihangir'in dibinde bitmişti..

( Arkadaşlar bölümlerde farketmediğim yanlışlıklar yapmış olabilirim.. bunları farkettiğiniz zaman bildirirseniz çok mutlu olurum. )

Ayrıca bir sonra ki bölümü Cihangir'in ağzından okumak ister misiniz?

GEÇMİŞE GİDEN KIZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin