28.BÖLÜM

3.6K 289 152
                                    



Yatağımda bir o yana, bir bu yana dönüp duruyordum.
Benim dışımda herkes mışıl mışıl uyuyordu, ama ben onların aksine, saatlerdir içimdeki sıkıntıyla mücadele ediyordum.
Bu gece onlar gibi huzurla uyuyabileceğimi hiç sanmıyordum. İçimden hüngür hüngür ağlamak geliyordu, ama bunun yerine dudaklarımı birbirine kenetleyip, hıçkırıklarıma engel olarak, yanağımdan dökülen yaşlara sessizce izin veriyordum.
Kimsenin sesimi duymasına ya da beni bu halde yakalamasına izin veremezdim.
Bu açıklaması zor bir durum olurdu.

Duygularımı özgürce yaşadığım günleri özlüyordum..

Yataktan yavaşça kalktım ve parmak uçlarımda yürüyerek alandaki küçük pencerenin önüne gelerek, gökyüzünü seyretmeye başladım.
Bu gece dolunay vardı.
Etrafındaki yıldızlar, ona eşsiz bir güzellik katıyordu.

Işıl ışıl parıldayan bir sürü yıldız ve onlara sahip tek bir ay.
Bu bana Cihangir'i hatırlattı.
Gökyüzünün sahibi olan bu ay Cihangir ise, ben sadece etrafındaki yıldızlardan biriydim.

Özel olduğumu düşünmekle ne büyük aptallık etmiştim.

Saatler ilerledikçe, gökyüzüne eşsiz güzellik katan yıldızlar ve ay, yavaş yavaş netliğini yitirmeye başladı.
Sabah oluyordu ve birazdan kızları uyandırmak için Dilber Hatun belirecekti.
Beni bu şekilde yakalamasını istemiyordum. Onun mutluluğuna mutluluk katıp, moralimi eksra bozmasına izin vermeyecektim.

Parmak uçlarımı takip ederek, sessizce yatak bölümüne ilerlemeye başladım. İlerlediğim sırada duyduğum ayak sesiyle olduğum yerde donakaldım.

Allah'ım, lütfen bu kişi Dilber Hatun olmasın..
Lütfen olmasın..

İçimden bu sözleri defalarca tekrarlayıp duruyordum.
Şokun etkisiyle kafamı kaldırıp, gelen kişinin yüzüne bile bakamıyordum.

Uykulu bir ses " Ne yapıyorsun burada? " diye sordu.

Sesi duyar duymaz derin bir 'oh' çekerek, kafamı yerden kaldırdım ve yüzüne baktım.
Bu sesin sahibi yeni uyanmış olan Mahinur'du.

" Ben, şey.. Lavaboya kalkmıştım " dedim
durumu toparlamaya çalışarak.

" Lavabo mu? Oda ne? " diye sordu şaşırarak.

Toparlamaya çalışayım derken daha çok batırmıştım.

" Hela demek istemiştim " dedim.

" Helaya kendince farklı bir şey mi söylüyorsun " diyerek hafifçe gülümsedi, ardından
" Bugün herkesten erken kalkmışsın, sanırım buraya alışmaya başlıyorsun " dedi.

Açıklama yapacak halim yoktu.
Onu, onaylamaktan başka çaremde yoktu.

" Sanırım.. Sende bugün erken kalkmışsın " dedim.

" Seni yatağında göremeyince merak ettim. Dün gecede pek iyi görünmüyordun, hastalandığını düşündüm. O yüzden kalkıp, nasıl olduğuna bir bakmak istedim " dedi.

Beni düşünüyor olması çok hoşuma gidiyordu, en azından etrafımda bir kişi bile olsa beni düşünen biri vardı.

Onu daha fazla endişelendirmek istemiyordum.
Yüzümdeki acıyı gizleyerek, tebessüm ettim.
" Endişelenmene gerek yok, iyiyim ben. Teşekkür ederim " dedim.

Bana biraz yaklaştı ve
" İyi olduğuna emin misin?
Gözlerin öyle söylemiyor ama.. " dedi.

Gözlerimi ondan kaçırdım, ardından tekrar gözlerinin içine bakarak
" Gözlerimi fazla ovuşturdum sanırım " diyebildim.

GEÇMİŞE GİDEN KIZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin