XVI

2.6K 162 85
                                    

Emir

(22:05)

"Bu anlatacağım şey seni şaşırtabilir. Ama benim gerçeğimde bu." Doğrudan söylemek yerine lafı dolaştırmam ona bunu söylemekten gerçekten çekindiğimi gösterecekti.

Oflayarak elimi tuttu. "Emir hadi artık. Anlat ve kapatalım artık bu konuyu."

"Pekala. Olay şu ki annem cezaevinde. Yıllar önce babamı öldürdü. Hem de benim gözümün önünde. Ben bunu uzun süre atlatamadım. Annemi çok seviyorum. Babam çok kötü bir adamdı. Annemi suçlamıyorum. Aslında beni korumak isterken onu öldürdü. Sakladığım buydu işte. Zaman zaman yalnız kalmalarımın sebebi bu. Beni yanlış tanımanı istemedim. O yüzden anlatamazdım. Ama sen farkına vardın bir şekilde. Lütfen beni affet senden sakladığım için."

Gözleri dolmuştu. Şaşkınlıkla bana bakıyordu. "Sen... Demek o yüzden... Aptal kafam." Boynuma sarıldı. Yüzüme öpücükler kondurdu.

Kafamı onun boynuna gömdüm. Ona yalan söylediğim için çok üzgündüm. Hikaye doğruydu. Ama kaybolmalarım ve gizli işlerin elbette bu yüzden değildi. "Lütfen yapma. Üzme kendini." Kafamı geri çekip dudaklarına kapandım. Uzunca öpüştük. Kendini koltukta geriye bırakınca üstüne doğru çıktım. Dudaklarımı ayırmadan öpüşmeye devam ettim. Geri çekildiğimde yosun gözleri yine eskisi gibi bakıyordu. Bir elimle saçını düzelttim. "O kadar güzelsin ki. Benimle olduğun için çok şanslıyım. " dedim. Bu dediklerimde samimiydim. Zaten hayatımda gerçek olan tek şey Tayfun ve ona olan aşkımdı.

"O zaman ikimizde şanslıyız. Çünkü ben de aynı şekilde hissediyorum." dedi. Koltukta doğrulduk. Tayfun ayağa kalkıp elini bana uzattı. Elini tutup ayağa kalktım. Tam ağzımı açarken parmağı ile sus işareti yaptı. Bir şey demeden onu takip ettim.

Banyoya gelmiştik. Üstünü çıkarmaya başladı. Herşeyi çıkarıp bi kenara attı. En son boxerını çıkarıp suratıma fırlattı. Duşa kabini açıp içine girdi.

Ben de hızlıca üstümdekilerden kurtulup yanına girdim. Birlikte duş almak benim için oldukça eğlenceliydi. Duşa girer girmez onu köşeye sıkıştırıp öptüm. Elimi aşağılara indirmek isterken beni durdurdu. "Şşş. Yaramazlık yok. Sadece duş alıp çıkacağız. Eğlenceli bir şekilde." dedi.

"Ama haksızlık bu. Böyle karşımda çırılçıplak durup yaramazlık yok diyorsun." Söylensem de Tayfun'un dediği oldu. Duşumuzu alıp çıktık. İkimizde yorgun olduğumuzu farkedip doğruca uyumaya gittik. Kafasını göğsüme koyup boşta olan eliyle beni sardı. Saçlarını öpüp kafamı yastığa bıraktım.

***
(11:23)

Her sabah kalktığımda yaptıklarımı yapıp şirkete gelmiştim. Tayfun bugün boş olduğunu söyleyip tembellik yapacağını söyledi. Bugün tüm toplantılarım öğleden sonra olduğu için boş vaktimi yeni asistanı tanıyarak geçirmek istedim. Tuğçe'nin bana haber vermeden işi bırakmış olması bana mantıklı gelmiyordu. Şirket telefonuna uzanıp asistan kızı odama çağırdım. "Alo Damla. Bize iki kahve alıp odama gelir misin?" Telefonu kapatıp koltukta geriye yaslandım.

Kısa süre sonra asistan kız elinde kahvelerle içeri girdi. Masaya gelip kahveleri bıraktı. Ayakta durmaya devam ettiği için oturmasını söyledim. Kahvemi yudumlarken ona bakıyordum. Sessizliğini bozdu. "Emir bey çağırma nedeniniz ne hakkında acaba öğrenebilir miyim?"

"Seni tanımak istiyorum. Bundan sonra beraber çalışacağız. Kimle çalıştığımı bilmek hakkım değil mi?" Gülümseyerek cümlemi tamamladım.

"Yani haklısınız elbette. Ne öğrenmek istersiniz hakkımda?" diye sordu.

"Genel şeyler. Nerede oturuyorsun? Ailen nerede? Sevgilin var mı? Kısacası seni tanımama yardımcı olacak şeyler."

GÜNAHLARIN GAZABI(GAY)(GERİLİM)(TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin