XXIV

1.7K 121 63
                                    

Emir

Şaşkınlığını hala atamamıştı. Yanına gidip eğilerek omuzlarından kaldırmaya çalıştım. Ellerimi itti. "Dokunma bana lütfen. Şu an hiç zamanı değil." Tepkisine biraz bozulsam da kendimi geri çektim. Odadan çıkıp gitti. Yine bir çuval inciri berbat etmiştim. Lanet olası kadın başka gece arayamadı.

Bir süre bekledikten sonra salona gittim. Orada göremeyince balkonda olduğunu gördüm. Yanına gittim. "Tayfun?"

Yüzüme bakmadan konuşmaya başladı. "Emir kafam çok karışık. Nasıl biri ile birlikte olduğumu her çözdüğümü sandığımda bana yeni bir sürpriz ile geliyorsun. Tek emin olduğum şey sana olan sevgim. Beni senin yanında tutan tek şey o. Senden tek bir şey istiyorum. Eğer hala bilmediğim bir şey varsa şimdi söyle ve bu konuyu kapatalım. Yeni bir şoku ve sırrı kaldıramam bundan sonra." Sesi daha sakin ve normal çıkıyordu. En azından çekip gitmedi.

"Öyleyse Serdar'ın beni neden dövdürdüğünü de söylemeliyim sana." dedim.

Kafasını bana çevirdi. Tutunduğu balkon parmaklarına daha sıkı yapışmış gibiydi. "Evet , neden?" dedi sadece.

"Serdar ve Selma'nın oğlunun öldüğü gece birlikteydik. Yani benden sonra başkasına gitti ama ona gitmeden önce benimleydi. Serdar oğlunu takip ettirdiği için bana ulaşmıştı. Oğlunu benim öldürdüğümü düşünmüştü. Dayağın sebebi işte bu." Ellerimi yana açarak çaresizce ona baktım.

Yutkunduğunu gördüm. "Daha ne olabilir derken cinayet şüphelisi olmadığın kalmıştı. Peki ne olmuş çocuğa?"

Tayfun'a kendi kurduğum tezgahın yalanını söylemek zorunda kaldım. "Aşırı doz uyuşturucu. Yani benimle ilgisi yok."

"Pekala Emir. Dediklerini kabul ediyorum. Ama lütfen tek bir şey daha saklama benden. Seni kaybetmek istemiyorum." Gözleri dolu dolu gelip boynuma atladı. Boynuna öpücükler kondurdum.

"Hayatım anlattım işte. Bunları sana doğrudan anlatamazdım. Anlayışına sığınıyorum. Ama sana olan sevgim, aşkım ve hissettiğim herşey tamamıyla gerçek. Sakladığım şeyler bunlardı." Geriye çekilip çimen gözlerine bakarak konuşmuştum. Öperek karşılık vermişti. Aramızın bozulmadan bu işi atlattığıma sevinmiştim. Ona sımsıkı sarıldım. Bir süre balkonda oturduk. Daha sonra toparlanıp uyumaya gittik.

***

(06:13)

Erkenden kalkıp Tayfun'a kahvaltı hazırlamaya başladım. Hepsini hallettiğimde onu uyandıracaktım. Hızlıca masaya kahvaltılıkları dizdikten sonra sıcak olanları da hallettikten sonra masayı kontrol ettim. Fena görünmüyordu. Yatak odasına gittim. Mışıl mışıl uyuyan sevgilimi bir kaç dakika izledikten sonra tek dizimi yatağa koyarak uzanıp yanağından öptüm. Kafasını oynattı ama uyanmadı. Kısık sesle seslenerek tekrar öptüm. Mırıldanarak bir şeyler söyledi. Ben de daha yüksek sesle ismini telaffuz ettim. Normalde uykusu çok ağır olmamasına rağmen kalkmamasına şaşırırkan belimden beni tutup aniden yan tarafa attı. Üstüme çıkıp koltuk altlarımı ve karnımı gıdıklamaya başladı. Bir yandan benimle birlikte gülüyordu. Engel olamıyordum. Beni de gülme krizi tutmuştu. Yalvarmalarım sonuç verince durdu. Rahatlamanın etkisi ile kollarımı yana doğru açtım. Yeşillerini dikmiş bana bakıyordu. Bir süre bakıştık. Sonra dudağıma uzandı. Çok derin bir öpüşme olmuştu. Yana açtığım bacaklarımın arasından kendini bana bastırıyordu. Aniden kahvaltı aklıma geldi. Dudakları dudaklarımdayken belli belirsiz konuşarak göğsünden hafifçe ittim. "Hayatım buz oldu gibi herşey. Kahvaltı hazırlamıştım. Hadi yiyelim."

Yan tarafa kendini atıp mızmızlandı. "Ya ama off! Bu bana yapılır mı? Tam sevişme havamdaydım."

Bu sefer ben üstüne çıktım. Dudağına uzanıp öptükten sonra geri çekildim."Birtanem yazık olur kahvaltıya. Hem sen kampüse ,ben işe gideceğim. Akşama sakla libidonu." Gülüp yerimde doğruldum. Yataktan kalkıp onu elinden tutup kaldırdım.

GÜNAHLARIN GAZABI(GAY)(GERİLİM)(TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin