X

4K 235 156
                                    

Emir

(14:45)

Bugünün son müşterisini de uğurladıktan sonra masama geçtim. Dün geceki , Tayfun ile aramızda olan şey aklıma geldi. İstemsizce kendi kendime gülümsedim. Dün birlikte uyumuştuk. Sabah onu kampüse bırakıp işe gelmiştim. Telefonu alıp ona mesaj gönderdim.

"Nasılsın canım?"

Bir süre ekrana baktım. Cevap gelmeyince telefondan Mahir'in numarasını çevirdim. "Alo Mahir."

Yine o sinir bozucu ses tonunu duymuştum. "Ne var? Ne istiyorsun?"

"Hala bir şeyler yapmadıysan gerisine karışmam. Bu arada yeni bir haberim var senin için. Bendeki görüntülerin bir bedeli olacak."

"Anlaşmamız böyle değildi."

"Anlaşmanın kurallarını ben belirliyorum. Akşama kadar hesabıma beş yüz bin doları yatırmış ol."

"Ama-!"

"Aması yok." İtirazını bölerek konuştum. "Anlaşma bu şekilde olacak. Şimdi mesaj olarak gönder. Bilmek istiyorum. Yeri, saati , herşeyi." Bir şey demesine izin vermeden telefonu kapattım. Telefonda her şeyi açık açık konuşamazdım. Önlem almaktan kimseye zarar gelmezdi.
***
(18:24)

Eve geldiğimde gece olacakları düşünüyordum. Tayfun'u yolda aramıştım. Bugün bana gelemeyeceğini söyledi. Onunla vakit geçirmek hoşuma gitse de bu gece için yanımda olmaması daha iyiydi.

Kahvemi alıp balkona çıktım. Mahir'in gönderdiği mesajı açtım. Ona söylediğim gibi üstü kapalı anlatmıştı. Gece yarısı, Serdar Büyüksöz ile kirli işlerine paravan olarak kullandıkları bir şirketin deposunda büyük bir mal alışverişi olacağını yazmıştı. O sırada Serdar'ı temizleyecekti. İki tarafta yaklaşık onar adam ile gelse depoda yirmi kişi olacaktı. Akşama daha çok vaktim olduğu için etraflıca düşünüp bir plan yapmaya karar verdim. Serdar itinin ölümünü gözlerimle görmeden rahat edemezdim.

***
(20:23)

Planımı yaptıktan sonra arabaya atlayıp her zaman geldiğim gece kulübüne geldim. Bu saatte açık olmuyordu. Ama ben zaten buraya o amaçla gelmemiştim. Kapıya geldiğimde güvenliğe selam verip aradığım kişiyi sordum. "Hoşgeldiniz Emir Bey. Cengiz abi odasında. Nasıl gideceğinizi biliyorsunuz."

Adama gülümseyip başımla selam verip ilerledim. Cengiz'in odasına geldim. Belli başlı kişilerin bildiği bu odanın yeri gizliydi. Kapıyı çaldım. "Napolyon'un son savaşı ?" İçeriden gelen soru şifreydi.

Tereddüt etmeden cevapladım. "Waterloo."

Kapı açıldı. Açar açmaz Cengiz sırıtarak bana baktı. "Vay efendim kimleri görüyorum. Emir bey siz uğrar mıydınız buralara?" Kenara çekilip eliyle içeri girmemi işaret etti. Sonra masasına geçti.

Sağ taraftaki tek koltuğa oturdum. "Cengizciğim seninle küçük bir işimiz var."

Cengiz geriye yaslandı. "Bu iş yüzündeki izlerle alakalı mı?"

Zoraki gülümsedim. "Evet. Bana bir silah lazım."

Cengiz ellerin masaya koyarak bana doğru eğildi. Ayağa kalkmıştı. Fısıldadı. "Emirciğim bilirsin seni severim. Ama başımıza iş almayız değil mi?"

"Merak etme. Temiz iş olacak. Silahı iş biter bitmez imha edeceğim."

Yerinden kalkıp arkasına döndü. Arkada duran kitaplıktaki bir kaç kitabı yerinden aldı. Elektronik bir kasaya ulaştı. Kasayı açıp çıkardığı silah ile masasına döndü. Silahı masada kaydırarak bana uzattı.

GÜNAHLARIN GAZABI(GAY)(GERİLİM)(TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin