XLVI

856 73 27
                                    

Emir

Odamın kapısı çalınınca dikkatimi oraya çevirdim. "Girin."

"Emir'ciğim rahatsız etmiyorum umarım. Seninle önemli bir konu hakkında konuşmalıyım."

Ayağa kalkıp masamın önüne gelip dikilen kadının elini sıktım. "Estağfurullah Perihan Hanım. Lütfen oturun. Dinliyorum sizi."

Koltuğa oturup bacak bacak üstüne attı. İç çekip bakışlarını yüzümde gezdirdi. "Uzun zamandır şirketle ilgilenemiyorum. Genelde seyahatlerdeyim. Zaten bunları biliyorsun. Çünkü şirketin bütün yükü senin omzunda. Şirketin hisselerinin büyük bir kısmını satmaya karar verdim."

"Neden aldınız bu kararı? Ben sizin yokluğunuzu aratmadığımı düşünüyorum."

"Sen çok iyi işler çıkarıyorsun. Bu konu tamamen benimle alakalı." Masanın üzerinde elini kaydırıp elimin üzerine kapattı.

"Teşekkür ederim. Peki hisselerin ne kadarını satacaksınız?"

Elini çekip yerinde toparlandı. "Yüzde 70'lik bir kısmını satmayı düşünüyorum."

"Ama bu çok fazla. Bunu bir kişi tek başına alamaz."

"Kimin aldığı önemli değil benim için. Ama haklısın. Genelde bu tür hisseler küçük parçalar hâlinde satılır. Normalde bir kişinin bunu tek başına satın alması için çok zengin olması gerekiyor. Aslında hisseleri tek başına alacak bir talip var."

"Kim olduğunu sormamın sakıncası var mı?"

"Elbette yok. Zaten tanıyorsun kendisini. Zerrin Ataman."

Ani gelen yutkunma hissimi bastırmaya çalıştım. Boğazıma oturan yumru nefesimi daraltmıştı adeta. Önce Tayfun'u yanına aldı. Şimdi çalıştığım şirketi satın alıyor. Bu kadar şeyin tesadüf olması kesinlikle imkansızdı.

Perihan Hanım tekrar konuştuğunda ona cevap vermeyi unutacak kadar uzaklara daldığımı farkettim. "Emir, iyi misin?"

"Evet , evet. İyiyim. Kusura bakmayın, dalmışım. Kararınıza içtenlikle saygı duyuyorum. Ama yine de düşünmenizi öneririm. Yıllarca emek verip bugünlere getirdiğiniz bu şirketi bu kadar kolay bir şekilde elden çıkarmayın. Naçizane önerim budur."

Ayağa kalkıp gülümsedi. "Senin düşüncelerin benim için her zaman değerlidir. Dikkate alacağım. İyi çalışmalar." Arkasını dönüp odadan çıktı.

Parmaklarımı şakaklarıma dayayıp baskı yaptım. Kadın her tarafımı kuşatmaya başlamıştı. Ben ise hiç bir şey yapamıyordum. Beni tamamen avucuna alacaktı. O saatten sonra beni yakalaması çok daha kolay olacaktı. Bir şeyler düşünmeliydim.

Şakaklarımı ovarken aklıma gelen düşünce ile ellerimi masaya vurdum. Bu kadının bana karşı güçlü şüpheler hissetmesinin için tek bir sebep olabilirdi. Birilerinden bir şey öğrenmiş olma olasılığı oldukça yüksekti. Bu durumda iki şüpheli vardı. Birincisi Nihat. Onun canını fazlasıyla yakmıştım. İkincisi ise düşük ihtimal bile olsa Muzaffer'di. Telefonumu çıkarıp Muzaffer'i aradım. Ama telefonu kapalıydı. Hemen ardından Nihat'ı aradım. Telefon bir kaç defa çaldıktan sonra cevaplandı.

"Ne istiyorsun?"

"Sesinden anladığım kadarı ile sana bir cesaret ve özgüven gelmiş."

"Emir , uzatma. Derdini söyle."

"Yüz yüze görüşmemiz lazım." Sesindeki anlam veremediğim cesur tonu sinirim bozuyordu. Derin bir nefes alıp bıraktım.

"O hatayı bir daha yapmam."

GÜNAHLARIN GAZABI(GAY)(GERİLİM)(TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin