VIII

4.9K 283 211
                                    

Serdar adamına döndü. "Çöz şunu. Bırak gitsin. Bir halt bildiği yok."

Adam Emir'i çözdükten sonra deponun önüne sürükledi. Deponun kapısının önüne geldiklerinde onu yere savurdu. "Polise gitmeye kalkarsan ya da başka bir şey yaparsan seni bulurum. Bulduğum gibi de gebertirim."

Emir ayağa kalkmaya çalıştı. İlk denemesinde tekrardan yere düştü. Birkaç adım süründükten sonra ayağa kalkabildi. Arabasına yöneldi. Kolunu kaldıracak hali yoktu. Arabaya binip koltuğa yaslandı. Telefonunu yan koltuktan aldı. Rehbere girip Tayfun'un numarasını buldu. Gözleri bulanıktı. Gördüklerini okumakta zorlanıyordu.

***
(02:42)

Telefonunun arama sesi ile irkilerek uyanan Tayfun telefonu açıp kulağına götürdü. "Alo Emir?..İyi misin?.. Sesin çok kötü geliyor... Bana yeri söyle hemen geliyorum." Hızlıca hazırlanıp çıktı.

Emir'in arabasını görür görmez taksiyi durdurdu. Parayı taksiciye uzatıp indi. Arabaya gelip ön taraftaki şoför yanı koltuğuna oturdu. Emir'in suratını görür görmez istemsiz bir şaşkınlık nidası ağzından kaçtı. "Emir! Ne oldu sana!"

Emir zar zor konuşuyordu. "Ehliyetin... var mı? Aralarda nefes alarak sormuştu.

"Var. Seni hastaneye götürmemi ister misin?"

"Eve." dedi tek nefeste.

"Ama Emir. Çok kötü görünüyorsun. Bu halde eve gidemezsin."

"Eve... diyorum. Götürmeyeceksen... ben başımın çaresine... bakarım."

Tayfun istemsizce Emir'in dediğini kabul etti. Ona yardım edip arka koltuğa onu taşıdı. Şoför koltuğuna geçip arabayı çalıştırdı.

***
(03:36)

Emir'in kaldığı apartmanın önüne geldiler. Tayfun arabayı park edip arka koltuğu açtı. Emir'in sırtından tutup onu kendine çekti. Ayağa kalktığımda bir omuzun altına girerek ona destek oldu.

Tayfun zorlu bir taşımadan sonra Emir'i eve sokmayı başarmıştı. Yatak odasına götürüp yatağa yatırdı. Üstündekileri çıkardı. Ayakkabısını da çıkardıktan sonra banyoya ve daha sonra mutfağa gidip pansuman yapmak için bir şeyler aradı. Tayfun pansuman malzemelerini getirdi. Sadece boxer ile yatakta sere serpe yatan Emir'in vücudundaki morlukları gördü. Yüzünü buruşturdu. Onu yormamak için bir şey sormadı. Önce burnunu temizleyip sargı bezi ile kapattıktan sonra morluklara bir krem sürdü. Tayfun Emir'i yatağa yerleştirip üstünü örttükten sonra yanına girdi. Uyurken onu izledi. Onu bu halde bulduğundan beri resmen içinde fırtınalar kopuyordu. Onun böyle dayak yemesini dayanamamıştı. Gözlerinden iki damla yaş süzüldü. Emir'in saçlarından öpüp yanında sırtını geriye yaslayarak doğruldu. Yanındaki komodini açıp okumak için bir kitap aradı. Birkaç tane kondom bulmuştu. Onları aldığı yere koyup salona gitti. Orada daha önce gördü kitaplardan birini alıp tekrardan yatağa geldi. O bu haldeyken gözüne uyku girmeyecekti. Başında nöbet tutmak istiyordu.

***
(08:01)

Emir'in telefonu alarm sesi ile titriyordu. Gözlerini açtı. Doğrulmaya çalışırken hissettiği acılar ile yüzünü buruşturdu. Yanına baktığında kitap kucağında uyuya kalmış olan Tayfun'u gördü. Bu halde işe gitmesi mümkün değildi. Telefonu alıp asistanının numarasını buldu. Ona bir kaç gün işe gelemeyeceğini ve rahatsız olduğunu belirten bir mesaj attı. Durumu patroniçeye iletmesini istedi.

Tayfun gözlerini araladı. Yanında sırt üstü yatıp gözlerini tavana dikmiş olan Emir'e baktı. Emir onun uyandığını görünce kafasını çevirdi. Göz göze geldiler. Tayfun gözlerini ondan ayırmadan dudaklarına uzandı. Yumuşak bir öpücük bırakıp geri çekildi. Emir'in yüzü şu an öpüşmeye müsait değildi. "Ne olduğunu sormak istiyorum ama ısrar etmeyeceğim. Zamanı geldiğinde anlatırsın."

GÜNAHLARIN GAZABI(GAY)(GERİLİM)(TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin