XVIII

2.3K 134 74
                                    

Emir

Ağzımdan çıkana engel olamadığım için fena pot kırmıştım. Tayfun soran gözlerle bana bakarken ne diyeceğimi düşünüyordum. Daha fazla dayanamadı ve sessizliği bozdu. "Emir , Selma kim diyorum?"

"Hayatım, kimse değil. Bir müşterimiz sadece." diye kıvırmaya çalıştım.

"Bir müşterinin adını haber izlerken neden telaffuz ediyorsun?" Soruş şekli oldukça şüpheciydi.

Hemen Tayfun'u ikna etmeliydim. Mantıklı bir şeyler söylemezsem yine güven konusu açılacaktı. "Hayatım bu geçenki mafya olayında ölen adamlardan birinin eşi. Haberi izlerken aklıma geldi. Boş bulundum ve söyledim. Bunun altında bir şey aramana gerek yok." Kaşlarımı kaldırarak ondan onay bekler gibi kafamı aşağıya doğru salladım.

"Pekala. Öyle olsun bakalım. Hadi hazırsan gidelim."

Tayfun arkasına dönüp marketten çıkışına yönelirken derin bir nefes alıp vermiştim. Tekrardan arabaya binip yola devam ettik. Bir şeyler saklamanın zor bir şey olduğunu biliyordum. Ama pot kırınca daha zor oluyormuş.

Çiftlik evine vardığımızda arabayı güvenli bir yere çekip arabadan indik. Tayfun etrafı inceleyerek görüyordu. "Hayatım burası kimin? Tanıdık biri mi?" diye sordu.

Elinden tutup ona gülerek cevap verdim. "Evet aşkım. Buranın sahibi annemin çok eski bir dostu. Annem kendisini çok severdi. Ben de uzun süredir uğramıyordum. Hem kafa dinleriz hem de ben onu ziyaret etmiş olurum diye düşünmüştüm."

Bana gülümseyerek baktı. "İyi düşünmüşsün." dedi.

Çiftlik evinin önüne geldiğimde tel örgülerle çevrili büyük bahçenin tahtadan olan tek kapısının üstünden seslendim. "Aynur Teyze! Aynur Teyze!"

Birkaç dakika sonra geniş bahçenin bittiği yerde yükselen 2 katlı evin kapısının açıldığına uzaktan da olsa görebildim. Elindeki hırkayı üstüne geçirerek bize doğru yaklaşan 50'li yaşlardaki kadın mesafe azaldıkça gülümsemeye başlamıştı. Yanımıza geldiğinde sevinç dolu bir kahkaha ile konuştu. "Emir! Gerçekten sen misin? Çok şaşırdım oğlum. Gelsene içeri."

Kadın önümüzdeki tahta kapıyı açıp bizi içeriye davet etti. Ona sıkıca sarıldım. "Uzun zaman oldu değil mi Aynur Teyze?"

Geri çekildiğinde sesi buruk çıkmıştı. "Çok oldu be yavrum. Ne zamandır gelmiyorsun. Özlettin kendini. Sen bana annenden bir yadigar gibisin."

Ellerini avucumun içine alarak ona tebessümle baktım. "Haklısın. Seni ihmal ettim. Ama işler o kadar yoğun ki. Bir türlü fırsatım olmamıştı."

"Olsun. Sen sağlıklı ol. İyi ol. Delikanlı ile beni tanıştırmayacak mısın?" Gülümseyerek elini Tayfun'a uzattı. Tayfun Aynur teyzenin elini öptü.

"Arkadaşım Tayfun Aynur teyze." dedim.

"Maşallah pek efendi , temiz yüzlü." dedi Tayfun'a bakarak.

Tayfun aynı nezaketle karşılık verdi. "Teşekkür ederim efendim."

"Çocuklar hadi kaldık burada. Gelin içeri geçelim." Aynur Teyze bir kaç adım önümüzde yürümeye başladı.

İçeri girdiğimizde her şeyin eskisi gibi olduğunu gördüm. Aynur Teyze buraya taşınalı çok olmasa da düzenini hiç değiştirmiyordu. Her zaman ki yerinde duran üçlü koltuğa geçtik. Aynur Teyze klasik sorularını sıraladı. "Aç mısınız yavrum. Hemen bir şeyler yapalım. Sarayım mı sana sarma. Ya da ne isterseniz?"

Ayağa kalkıp Aynur teyzenin omuzlarından tuttum. "Gel bakalım sen şöyle. Otur şuraya. Bugün yemekler bizden. Biz şimdi bir koşu markete gider geliriz."

GÜNAHLARIN GAZABI(GAY)(GERİLİM)(TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin