XVII

2.3K 159 100
                                    

Emir

(20:04)

Kulübe girer girmez Cengiz'in odasına yöneldim. Kapıyı çaldığımda yanıt gelmedi. Sanırım burada değildi. Zamanım kısıtlıydı. Hemen halletmeliydim. Kendi kendime söylenirken arkamdan gelen ses ile sırıttım. "Emir? Seni bu kadar çabuk beklemiyordum. Özledin mi beni?"

Yaptığı sululuk ile sırıtmam yüzümden silindi. "Hayır Cengiz. Bir şeye ihtiyacım var. Girelim mi içeri?"

İçeri girdik. Masasına oturdu. Ben de sağ taraftaki tekli koltuğa oturdum. "Emir'ciğim nedir sıkıntın? Söyle çözelim."

"Bana bir ses kayıt cihazı lazım. Küçük bir şey." dedim. Hemen konuya girmeliydim.

"Bu o kadar illegal bir şey değil. Her yerde bulabilirsin." dedi sırıtarak.

"Elbette değil. Ama bu saatte Ses kayıt cihazın nereden bulacağım. Var mı elinde iyi bir şeyler."

"Yeter ki sen iste Emir'ciğim. Bekle bir dakika." Ayağa kalkıp odadan çıktı. Bir süre sonra geri döndüğünde elinde küçük bir kutu vardı. "İşte istediğin oyuncak burada. Bir haftaya kadar kaydetme özelliği var."

Uzattığı kutuyu elime aldım. Kutuyu açıp içindeki cihaza baktım.İşime yarayacaktı. Tam istediğim boyutlardaydı. "Borcum ne kadar?" Hızlıca ayağa kalkıp sormuştum. Artık gitmem gerekiyordu.

"Bu seferlik bizden olsun." Yine sırıtıyordu.

"Olmaz öyle şey. Borcum ne kadar söyler misin?" Üç beş kuruş için bu adamın ağız kokusunu çekmeye değmezdi.

"1000 lira ver yeter." Ellerini açarak dudaklarını büzmüştü.

Parayı masasına bırakıp teşekkür ederek oradan ayrıldım. Şimdi ise restorana gitme zamanıydı.

***
(21:08)

Restorana geldiğimde güvenliklere geçtikten sonra buradaki tanıdığım garsonu çağırdım. "Benim misafirim geldi mi acaba?"

"Evet efendim. Her zamanki yerinize geçti." Garson güleryüzlü bir şekilde sorumu cevaplamıştı.

Şimdi masaya geçmeden önce ses kayıt cihazını Damla'nın eşyalarından birinin içine yerleştirmeliydim. Garsona müşterilerin eşyalarına nerede tuttuklarını sordum. Bu garson parayı sevdiği için soru sormaması adına cebine biraz para sıkıştırdım. Sırıtarak "Beni takip edin." dedi.

Kıyafet odasına geldiğimde gerisini halledeceğim söyleyerek gitmesini istedim. Damla'nın bugünkü kıyafetlerini ve çantasını hatırlıyordum. Hızlıca göz gezdirdikten sonra onun kıyafetlerini buldum. Çantasını kontrol ederek cihazı koyacak bir yer aradım. Cihazı saklayacak bir yer bulamamıştım. Hızlıca aklıma geleni yaptım. Çantanın içindeki en derin yerden küçük bir yerini yırtarak cihazı içine soktum. Cihaz astar ile çanta arasında kalmıştı. Çantanın içi zaten karmakarışıktı. Ne yırtığı ne de cihazı farketmesi çok zordu. Hızlıca oradan çıktım.

Masaya yaklaştığımda beklemekten sıkılmış olan asistan kızı gördüm. Yanına geldiğimde gülümseyerek ayağa kalktı. "Kusura bakma lütfen. Acil bir işim çıkınca geciktim. Çok bekletmedim umarım." Gülüşüne gülerek karşılık vermiştim.

"Estağfurullah Emir Bey. Çok olmadı zaten geleli." dedi.

"Pekala. Hadi oturalım o zaman." Yerlerimizi alıp menüleri incelemeye başladık. Bu kızın olayını çözmem gerekiyordu. Menüye bakıp siparişleri verdik.

Siparişler gelene kadar pek konuşmamıştık. Havadan sudan sohbet ettik. Yemekleri yerken bol bol iş konuştuk. Zaten bu kızla başka ne konuşabilirdim ki?

GÜNAHLARIN GAZABI(GAY)(GERİLİM)(TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin