LVII-FİNAL-PART 1

1.4K 71 35
                                    

(1 yıl sonra)

Odanın camından vuran gün ışığı göz kapaklarına değince gözlerini açmak zorunda kaldı. Yerinde doğrulup sırtını yatak başlığına yasladı. Haftasonu olduğu için çalışmıyordu. Yerinden kalkıp banyoya gitti. Elini yüzünü yıkayıp aynada kendine baktı. Yüzünü kurulayıp yatak odasına döndü. Sabahları canı bir şey istemediği için kahvaltı öğününü genelde atlıyordu. Bu sefer de öyle yapacaktı. Üstünü giydi. Evden çıktı.

Apartmanın park yerinde duran arabasına yöneldi. Kafasını kaldırdığında Nalan ile göz göze geldi.

"Ulan kaşar herif! Yine kime gidiyorsun? Sabahtan mı başladın eskortluğa?"

Gülümsedi. Artık onun bu hâllerine sadece gülüyordu. Cevap vermeden arabaya binip yola çıktı. Yol boyunca radyoda çalan şarkıya eşlik etti.

***

Arabayı uygun bir yere parketti. Her haftasonu olduğu gibi yine onun yanına gelmişti. Ağır adımlarla yürürken gözlerine dolan yaşlara aldırış etmedi. Oraya ulaştığında yine aynı kişiyle karşılaştı. Her haftasonu aynı saatte onun geldiği saatte geliyordu. Yine geldiğini farketmediği için ona seslendi.

"Nazire Teyze?"

Yaşı altmışa yaklaştığı saçlarından belli olan kadın gözlerini eşarbının ucuyla sildi. Kafasını kaldırdı.

"Tayfun, oğlum."

Yüzündeki hüzünlü gülümseme ile uzanıp yaşlı kadının elini öptü. Sonra yanında dikildi.

"Nasılsın Nazire Teyze?"

"İyi değilim. O gittiğinden beri hiç iyi olmadım ki." Yaşlı kadın kendini tutamayıp ağlamaya başladı. Tayfun kolunu ona sarıp kafasını omzuma bastırdı. "Evlat acısı çok zor, dayanamıyorum."

"Ben de iyi değilim. Bir yıl oldu bugün o gideli. Ama ben hâlâ alışamadım."

"Ben ona iyi bir anne olamadım. Hapishanede ömrüm çürürken o kendi başına büyüdü. Anneannesi de olmasaydı, oğlum neler yaşardı kim bilir." Yaşlı kadının gözyaşları sel olurken Tayfun da kendini tutamadı.

"Kendini suçlama. Her ne kadar büyürken yanında olmasan da insanlar belli bir yaştan sonra kendi tercihlerini yapar." Amacım kadını teselli etmekti. Çünkü onun bir suçu yoktu.

Yaşlı kadın cevap vermedi. Gözlerinde ki hüzün fazlasıyla yeterli bir cevaptı. Emir'in mezarını temizlediler. Bir süre mezarın başında oturdular. Sonra Tayfun yaşlı kadının koluna girdi. Birlikte yürümeye başladılar.

Çıkışa geldiklerinde Tayfun yaşlı kadına onu eve götürmeyi teklif etti. Her zaman ki gibi en başta reddetse de Tayfun'u kıramadı.

***

Tayfun

Nazire Teyze'yi evine bıraktıktan sonra haftasonlarımın başka bir rutini olan çocuk yuvası ziyaretim için alışveriş merkezine gittim. Oyuncaklar, çocuklar için kitaplar, şeker, çikolata ve aklıma gelen her şeyden aldım. Hepsini arabaya doldurup yola koyuldum.

Emir'in ölmeden önce benden istediği tek şey buydu. Bunu da avukatının açıkladığı vasiyet ile öğrenmiştim. Her hafta ziyarete gelirken aynı hüzün ve aynı acı içime yer ediyordu.

Arabayı park edip bagaja yöneldim. Rastgele doldurduğum poşetleri elime aldım. Çocuk yuvasının kapısına geldiğimde düzenli ziyaretlerimden dolayı beni tanıyan güvenlik görevlisi kapıyı açıp poşetleri taşımama yardım etti.

"Tayfun Bey hoşgeldiniz. Yine elleriniz dolu dolu. Çocuklar çok sevinecek."

Kırklı yaşlarda olduğunu tahmin ettiğim adama gülümseyerek cevap verdim. "Bey kelimesine gerek yok Adnan Abi. Onlar mutlu oldukça ben de mutlu oluyorum."

GÜNAHLARIN GAZABI(GAY)(GERİLİM)(TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin