XLVII

823 71 49
                                    

Emir

(2 hafta sonra)

Aradan geçen haftalara rağmen Zerrin'in patronum olması fikrine bir türlü alışamamıştım. Diğer şirkete neredeyse gitmeyi bırakmış , tüm vaktini burada geçirmeye başlamıştı. Odama yaptığı sık ziyaretler ise fazlasıyla canımı sıkıyordu. Bu da yetmez gibi beni odasına çağırıp sürekli bir şeyler anlatıyordu. Yine bir günü kazasız belasız bitirmenin verdiği rahatlık ile eşyalarımı toplayıp odamdan çıktım. Sekretere üç dört gün gelemeyeceğimi söyleyip toplantıları iptal etmesini istedim. Arkamı dönüp yürümeye başladım. Adımlar sekreter kızın mahçup sesi ile kesildi.

"Emir bey... Zerrin Hanım bu hafta şirkette olmayacağını ve sizin onun yerine bakmanızı istediğini söyledi."

"Ne zaman söyledi bunu?" İç çekerek tek elimle alnımı ovdum. Kendisinin bizzat söylememesine şaşırmıştım. Haftalardır sürekli bir şekilde iletişim hâlindeydik.

"Bir kaç saat önce."

"Tamam. Sen işlerini bitirip çıkabilirsin."

Uzun süredir Tayfun'a vakit ayıramadığım için onunla bir kaç günlüğüne şehir dışına çıkacaktık. Üç dört gün için bir tatil planı yapmıştım. Programı iptal etmek zorundaydım. Planı yaptıktan bir kaç saat sonra iptal olması çok can sıkıcıydı.

***

Eve girer girmez Tayfun boynuma atladı. Yanağıma bir öpücük kondurdu.

"Aşkım , hoşgeldin. Tatil için bavulları hazırladım. Nereye gideceğimizi bilmediğim için yiyecek bir şeyler düşünemedim. Ama şey diyo-"

Hızlı hızlı konuştuğu için sözünü sesimi yükselterek kesmek durumunda kaldım. "Hayatım! Beni biraz dinler misin?"

Gözlerini yüzümde gezdirdi. Eliyle yanağımı okşadı. "Bir şey mi oldu?"

"Çok üzgünüm. Tatili iptal etmek zorundayız."

"Neden?" Az önceki enerjisi yitip gitti.

"Şirket. Yeni patron bu hafta şirketle ilgilenmemi istiyor. Kendisi o sürede şirkette olmayacak."

"Yani patronumuz bizim tatili baltaladı." Oflayarak mutfağa doğru yürüdü. "Gel hadi yemek yiyelim."

Masaya oturup yemeğe başladık. Keyfi kaçtığı için kaşığı tabağa rastgele daldırıp çıkarıyordu. Kafasını masadan kaldırmadan tek bir noktaya baktığını farkettim. Daha fazla bu hâline dayanamayıp elini tuttum. Gözleri gözlerimi bulunca ofladı. "Çok üzgünüm. Ama gerçekten elimde değil." dedim.

Geriye yaslandı. Yüzünde ki buruk tebessüm dudaklarını birbirine bastırması ile silindi. "Senin yapabileceğin bir şey yok. Ama anlamadığım şey bu kadının neden seni bu kadar yakınında tuttuğu."

Bu sorunun cevabı belliydi. Ama bunu Tayfun'a anlatamazdım. Sadece bildiği şeyler bile zamanında onu benden koparmaya yetecek kadar fazlaydı.
"Hiç bir fikrim yok hayatım. Ama eski mevzuları biliyorsun. Benden şüpheleniyor olabilir. Benim tahminim bu yönde."

"Ama senin cinayetlerde bir parmağın yok ki. Bütün failler yakalandı."

"Yakalandılar evet ama nereden ve nasıl bir bilgi aldıysa benden şüphelendiğini düşünüyorum."

Elini masanın üzerinden kaydırarak elimin üstüne kapattı. "Üzülme. Tatili başka zamanda yaparız. Zerrin Hanım senin suçsuz olduğunu anladığında bu işin peşini bırakacaktır."

Elini tutup avuç içini öptüm. "Anlayışlı sevgilim benim. Müsaadenle benim bir telefon açmam gerekiyor. Salona geçeyim."

"Tamam aşkım."

GÜNAHLARIN GAZABI(GAY)(GERİLİM)(TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin