XXVII

1.5K 110 39
                                    

Emir

Yanına girdiğimde gülümsemesi beni karşıladı. Yatağa oturup bir süre onu izledim. Sessizliği bozan o oldu. "Hayatım ne gerek vardı korumaya. Yapacaklarını yaptılar zaten. Masrafa girme gereksiz yere." dedi.

Uzanıp yanağına öpücük bırakıp geri çekildim. "Gerek var. Önce seni bu hale getirdiler. Şimdi ise gelip tehdit ediyorlar. Yani kesinlikle korumaya ihtiyacın var. Ailen olduğu için polise gitmeyeceğini söyledin. Bu durumda polis seni koruyamayacağına göre ben korumalıyım. Bu konuda itiraz bile istemiyorum." diyerek ellerini ellerimin arasına alıp öptüm.

"Seni çok seviyorum." Yeşil gözlerini bana öyle bir doğrulttu ki onlarda kayboldum yine.

"Ben de seni seviyorum hayatım." dedikten sonra aklıma çıkış işlemleri geldi. "Hayatım çıkışımızı yapalım mı artık kendini iyi hissediyorsan."

"İyi hissediyorum. Çıkabiliriz." dedi.

"Sen bekle ben halledip geliyorum." Hızlıca odadan çıkıp danışmaya gittim. Çıkış işlemleri için beni yönlendirdi. Önce taburcu evraklarını doktora imzalatıp oradan muhasebeye inip ödemeyi yaptım.

İşlemleri tamamladıktan sonra asansöre binip Tayfun'un yanına çıktım. Odaya girdiğimde ayaklandığını gördüm. "Hayatım neden ayaktasın?" diye sordum.

Yanıma gelip ellerini boynumda birleştirdi. "Sıkıldım aşkım yatmaktan."

Dudaklarına öpücük bırakıp geri çekildim. "Tamam aşkım. Eğer sen iyiysen sıkıntı yok." dedim. Gözlerimi tişörtünde gezdirdim. "Hayatım yalnız üstün başın perişan halde. Önce gidip sana kıyafet alalım mı?" diye sordum.

"Haklısın. O zaman öyle yapalım." Odayı kontrol ettim. Herhangi bir eşyayı unutmadığımdan emin oldum. Tayfun koluma girdi ve odadan çıktık.

***
Arabayı durdurup indiğimde Tayfun'un hâlâ arabadan çıkmadığını farkedince onun oturduğu tarafa geçip kapıyı açtım. "Hayatım neden inmiyorsun?"

"Aşkım üstüm başım çok kirli. Bu hâlde insan içine çıkamam ki." dedi.

"Gel buraya. Sen halinle harikasın. Hadi çekinme. Sana bakanın gözlerini oyarım." Gülümseyerek söylemiştim. Uzattığım elimi tuttu. Arabadan inip koluma girdi.

Alışveriş merkezine girdiğimizde Tayfun hâlâ çekiniyordu. Ona bakıp dalga geçer gibi kendi aralarında konuşan kızlara doğru sesimi yükselttim. "Ne bakıyorsunuz? Hiç mi üstü kirli erkek görmediniz? Yoksa erkek mi görmediniz kız kuruları!"

Tayfun sırıtarak kolumu çekiştirdi. "Hayatım ne yapıyorsun?" dedi.

"Hakettiler hayatım. Hadi girelim şuraya. Bir şeyler denersin." Mağazaya girip erkek reyonuna yöneldik. Denemek için bir sürü tişört , gömlek ve pantolonu kollarımıza doldurup soyunma kabinlerine vardık. Kıyafetleri Tayfun'un kucağına atıp kabinin kapısında beklemeye başladım. İçeri girdi. Bir kaç dakika sonra kapıyı açtı. Kapıyı açtığında hızlıca kabinin önüne gelip onu içeri itekledim. "Aşkım ne yapıyorsun? Üstün çıplak!"

"Ya ne var ki? Bu giydiğim pantolona hangisi gider diye soracaktım." Sırıtıyordu.

"Tamam bunu dene bakalım." dedim. Kabinin kapısını tekrar kapattım.

***

Tayfun'un kıyafetlerini hallettikten sonra alışveriş merkezinde yemek yedik. Biraz eğlenmek için bowling oynadık. Vaktin nasıl geçtiğini anlamamıştık. Saate baktığımda akşam olmak üzereydi. Selma hala aramamıştı. Telefonumu çıkarıp Selma'nın numarasını çevirdim. Tayfun koluma girmişti. Birlikte çıkışa doğru yürümeye başladık. Telefon açıldı.

GÜNAHLARIN GAZABI(GAY)(GERİLİM)(TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin