XI

3.7K 229 194
                                    

Emir

(00:46)

Arabaya sonunda varabildim. Ormanın içinden geçen dar bir patikaya park etmiştim. Arabaya binip derin bir nefes verdim. Başımı direksiyona dayadım. "Bu da bitti." Kendi kendime söylendim. Yüzümde beliren gülümseme zafer gülümsemesiydi. Dikiz aynasında kendime baktım. Yüzüme sıçrayan kanları torpidodan aldığım bez ile sildim. Şimdi ise üstümdeki kıyafetlerden ve silahtan kurtulmam gerekiyordu. Depo şehir dışına çok uzak olduğu için cesetlerin bulunması zaman alabilirdi. Tüm ihtimalleri değerlendirirken aklıma Tayfun geldi. Telefonumu açıp kontrol ettim. Sesli mesaj bırakmıştı. "Emir sana ulaşamıyorum. Umarım iyisindir. Telefonunu açınca beni arar mısın?"

Hızlıca numarasını çevirdim. "Alo Tayfun."

Sesi heyecanla yükseldi. "Emir neredesin sen!"

"İyiyim yok bir şey. Biraz şehrin gürültüsünden uzaklaşmak istedim. Sonra arabada uyuyakalmışım. Hepsi bu. Sen neler yaptın?"

"Evdeyim bende projeleri bitirdim. Eğer müsaitsen görüşelim mi yarın?" Yine konuştu kadife sesi ile.

"Tayfun... Biz sevgiliyiz ya hani. Böyle şeyleri sormana gerek yok artık hayatım."

"Şey... Tamam o zaman. Yarın ararım. Öptüm."

"Ben de öptüm." Şu karanlık ve kirli hayatımdaki tek güzel ve saf şey oydu. Onu da kirletemezdim. O yüzden bu olayları hiç bir zaman bilmeyecekti.

Ormandaki patikadan bir süre daha gittikten sonra ana yola çıktım. Silahı ve kıyafetleri yok etmek için buradan çok uzak bir yere gidip hepsini yakacaktım.

***
(02:03)

Bir saatten fazla olmuştu. Artık yeterince uzaklaştığımı düşünüyordum. Ormana tekrar yaklaştım. Arabayı park edip arabadan indim. Gözüme çarpan döküntü evlere ilermeden önce yanıma arabadaki yedek benzini ve çakmak aldım.

İki duvarı dışında her yeri yıkılmış olan eski bir köy evi olduğunu tahmin ettiğim bu yıkıntı işimi görürdü. Yanıma kıyafet almamıştım. Çünkü Mahir'i kendim öldürmek zorunda kalacağımı tahmin etmemiştim. Boxer dışında ayakkabılar dahil her şeyi çıkarıp yere attım. Üstüne boş silahı attım. Benzini döküp eşyaları ateşe verdim. Ayağımda çorap , üstümde ise sadece boxer ile ateşi izliyordum. Ateş harlandıkça alacağım intikamların bitmediğini hissediyordum. Ama kimden neyin intikamını alacaktım ki artık?

Herşeyin yandığından emin olduktan sonra hızlıca arabaya ilerledim. Zaten tenhâ olan yollardan bu saatte kimse geçmiyordu. Arabayı çalıştırıp eve doğru yola koyuldum.

***

(03:32)

Yaşadığım apartmana vardığımda arabayı park ettim. Önce kafamı uzatıp etrafta kimse olup olmadığına baktım. Kimse olmadığını anlayınca arabadan inip hızlı ve sessiz adımlarla apartmana yöneldim. Merdivenleri çıkarken aniden yukarıdan gelen bağırış ile kafamı kaldırdım. "Vay! Emir bey. Bu ne hal. Gece hareketliydi desene." Camdan sarkan ayyaş Nalan'dan başkası değildi. Üstüne sinir bozucu gülüşü beni daha da sinirlendiriyordu.

İşaret parmağımı ağzıma dik şekilde koyup sus işareti yaptım. "Lan sus ayyaş karı. Rezil edeceksin bizi elaleme."

"Ya gece gece çıplak geziyor. Ama rezil eden benim. Ne iş lan." Kaç şişenin dibini gördüğü belli değildi.

Daha fazla ona laf yetişmeden hızlıca daireme çıktım. "Allah cezanı versin. Kaşarsın Nalan." Merdivenleri çıkarken kendi kendime söylendim.

GÜNAHLARIN GAZABI(GAY)(GERİLİM)(TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin