VII

5K 283 258
                                    

Emir

(13:48)

Kapının tıklatılması ile yerimden sıçradım. Uyuyakalmıştım. Elimle yüzümü ovuşturarak kapıdaki kişiye seslendim. "Girin lütfen."

Gelen Perihan Hanım'dı. Hemen ayağa kalktım. "Emirciğim rahatsız olma. Meşgul muydun?"

"Toplantım olmadığı için aylık raporları düzenliyordum efendim. Buyrun lütfen."

Masamın karşısındaki koltuğa oturup ayak ayak üstüne attı. "Her zaman çalışkandın. Çok vaktini almayacağım. Kaçırmak istemediğim büyük bir iş var. Gayrimenkul zengini bir iş kadınının bazı taşınmazları elden çıkarmak istediğini öğrendim. Elbette kadının etrafına çakal sürüsü gibi üşüşecekler. Bu kadını kaptırmamalıyız." Masaya bir kart bıraktı. " İşte onun kartı. En kısa sürede onu aramanı ve bu işi bağlamanı istiyorum. "

Kartı elime aldım. İsme baktım. 'Gülden Kahveci' "Tamamdır Perihan Hanım. Elimden geleni yapacağım."

Ayağa kalktı. Elini yumruk yapıp salladı. "Göreyim seni Emir. Bu işi bağlarsan özel bir prim alacaksın." Sırıtarak çıkıp gitti.

Kartı tekrar elime aldım. Bu kadın cidden zordu. Daha önce adını duymuştum. Ama bu kadını bağlarsam iyi bir kazanç sağlayabilirdim.

Masama geçip telefonu açtım. "Tuğçe Gülden Kahveci'nin sekreterine ulaşır mısın? Randevu almanı istiyorum." Telefonu kapattım. Raporu düzenlemeye devam ettim.

***
(16:39)

Saate baktığımda çıkmak için erken olduğunu gördüm. Ama yapacak bir işim kalmadığı için çıkmaya karar verdim. Tuğçe randevuyu almıştı. Ancak iki hafta sonra kadının ofisine gidebilecektim. Programının bu kadar yoğun olması gayet normaldi. Çıkmadan önce Tayfun geldi aklıma. Telefonu alıp ona mesaj attım.

"Ne haber?"

Hemen cevap geldi. "İyiyim. Senden ne haber?"

"Ne yapıyorsun? Bitti mi derslerin?"

"Bitti. Kampüste arkadaşlarla oturuyoruz. Bazı proje ödevlerini nasıl yapacağımızı konuşuyoruz. Ama ben dikkatimi veremiyorum."

"Neden?" diye sordum.

"Seni düşünmekten."

Bu mesaj istemsizce gülümsedim. Bu çocuk beni kendine çekiyordu. Ben de buna engel olamıyordum. "Delisin sen."

"Ama sana." Cevap vermedim. Kısa süre sonra yine mesaj gelmişti. "Yarın ya da öbür gün buluşalım mı?"

Bir süre düşündüm. Herşeyi akışına bırakmaya karar verdim. "Olur. Ararım seni."

Telefonumu cebime atıp ayağa kalktım. Çantamı alıp odadan çıktım. Hızlıca çıkışa yöneldim. Sevimsiz iş arkadaşlarım ile karşılaşıp samimiyetsiz sohbetlerine maruz kalmak istemiyordum.

Arabaya ulaştığımda ön cama tutturulan bir zarf dikkatimi çekti. Zarfı açtım. İçinde yazan şey beni tedirgin etmişti. "Sessiz ol."

Kafamı geriye çevirmek isterken sırtıma dayanan silah ile irkildim. Silahı tutan elin sahibi tok bir sesle konuştu. " Ani bir hareket yaparsan böbreğini deşerim. Silahta susturucu var. Çıt bile duyulmaz. Sakince arabaya bin. Seninle bir geziye çıkacağız. Bir süre misafirimiz olacaksın." Adamın dediklerini yaptım. Arka koltuğa geçip silahı oturduğum koltuğa dayadı. "İşte böyle uslu bir çocuk ol." Hiç bir şey demeden arabayı çalıştırdım. Dikiz aynasından adamın suratına baktım. Sol gözünün altındaki dikiş izi yıllardır bu işlerde olduğunu kanıtlar gibiydi.

GÜNAHLARIN GAZABI(GAY)(GERİLİM)(TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin