XLIV

881 74 32
                                    

Tayfun

Yeni işime alışmaya başlamıştım. Zerrin Hanım işe girdiğimden beri benimle özel ilgileniyordu. Zerrin Hanım'ın özel asistanlığını yapıyordum. Diğer asistanları bana işi öğretiyordu. Toplantı odasında Zerrin Hanım'ı beklerken Emir'e mesaj attım. Gelen cevabı okuyamadan patroniçe odaya girdi. Herkes ayağa kalktı.

"Oturun arkadaşlar. Bugün çok tutmayacağım sizi. Yeni arkadaşımız Tayfun ile umarım iyi anlaşmışsınızdır."

Toplantı bittikten sonra öğle yemeğine çıkmak için hareketlendim. Emir'den gelen mesaja bakıyordum. Kapıdan çıkarken biriyle çarpıştım. Telefon elimden düştü. Çarptığım kişi geriye sendelerken düşen telefonuma bastı. Ayağını kaldırdığında telefonum parçalara bölünmüştü.

"Çok özür dilerim. Gerçekten istemeden oldu. Kusura bakmayın lütfen." Çarpıştığım kişi mahçup bir şekilde art arda özür diliyordu.

"Sorun değil. Kazaydı zaten. İnsanlık hâli."

"Benim bunu telafi etmem lazım. Size yeni bir telefon alacağım."

"Hayır , lütfen. Gerek yok. "

"Gerçekten kabul edemem." Israr etmeye devam etti.

Biz konuşmaya dalmışken , toplantı odasının kapısında bastonuna tek eliyle yaslanmış olan Zerrin Hanım bizi izliyordu.

"Tayfun'cuğum gel benimle."

"Tamam efendim." Başka bir şey demeden yürüyerek asansöre bindik.

Asansördeki sessizlik beni rahatsız etmeye başlamıştı. Zerrin Hanım sessizliği bozdu.

"Tayfun sen kimle yaşıyorsun?"

"Bir arkadaşımla."

"Arkadaşın kim?" Tebessüm ederek sormuştu.

"İsmi Emir."

Başka bir şey konuşmadan zemin katta duran asansörden indik. Şirketten çıkıp patroniçenin özel arabasına bindik. Soru sormaya çekiniyordum. Ama nereye gittiğimizi de merak ediyordum.

Araba durduğunda bir alışveriş merkezinin önüne geldiğimizi farkettim. Artık bu sessizliğe dayanamayıp sordum.

"Zerrin Hanım burada ne işimiz var? Yani özür dilerim. Öyle demek istemedim. Neden geldik buraya?"

"Bir sorunumuzu çözmeye." Tebessüm edip yürümeye devam etti. Ben de arkasından yürüdüm. Adamları ise hemen arkamızda etrafı kolaçan ederek peşimizden geldiler. Alışveriş merkezine girdikten sonra bir telefoncuya geldik. Zerrin Hanım'ı kapıda gören çalışanlar telaşla koşuşturup yanına geldiler.

Kasanın arkasında duran zengin görünümlü adam yerinden kalkıp patroniçenin yanına geldi.

"Zerrin Hanım hoşgeldiniz. Sizi buralarda görmek ne büyük lütuf. Uzun zaman oldu."

"Hoşbuldum. Bana bir telefon lazım. Tayfun için." Kafasını hafifçe sallayarak beni işaret etti.

"Ama Zerrin Hanım."

"Aması yok." Sözümü tamamlamama izin vermedi. Tezgahın arkasındaki adama döndü. "En kalitelisi olsun."

Ne diyeceğimi bilemedim. Çıkalı bir hafta olmamış olan son model bir telefonu bana sırf telefonum kırıldı diye almıştı. Hemen orada kırılan telefonumdan hattımı çıkarıp yeni telefona takmamı istedi. Tekrardan şirkete döndük. Teşekkür etmek dışında bir şey diyemedim.

Emir

Perihan Hanım işleri tamamen üstüme yıkmıştı. Artık eskisinden iki kat daha fazla yoruluyordum. İşlerimi bitirip sekreketime mail attım. Patroniçeye göndermesi gereken raporları ona ilettim.

GÜNAHLARIN GAZABI(GAY)(GERİLİM)(TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin