18. Melezlerin Savaşı

108 4 0
                                    

________Noyan________
Hyunun malikanesine gelmiştim. Bahçenin kapısı aralık duruyordu. Hyu artık kendine ne kadar güveniyorsa güvenlik koruması bile yoktu. Hızla içeri daldım. Malikanenin büyük ana kapısını vampir gücümle kırdım ve girdim.

"Hyunhyanguuuuu!!!! Çık ortaya!! Seni geberteceğim!!!"

Birkaç kez bu şekilde bağırdım. Hyu nihayet merdivenlerde göründü. Kaşlarını çatıp bana bakıyordu.

"Demek karşıma çıkacak cesaretin varmış!"dedim gözlerimi devirim.

"Burada ne arıyorsun? Kapımı neden kırdın?"

"Duymadın mı seni öldürmeye geldim!"

"Sen neden bahsediyorsun Noyan?"

"Çok konuşma laaaaan!!!"

Vampir sıçramasıyla Hyunun üzerine atladım. Birlikte yere kapaklanıp merdivenlerden aşağı lobiye yuvarlandık. Hızlıca ayağıya kalktım ve ona sağlam bir yumruk geçirdim. Karşı duvara fırladı. Sonra o da vampir sıçtamasıyla bana uzak doğu sitili tekme attı. Bende diğer tarafa fırlayıp biblo dolu vitrine çarpıp durdum. Cam kırıkları heryerime sablanmıştı. Vücüdümdan akan kanlara bakarken Hyu bir tekme daha attı. Bu sefer duvarı kırıp yan odaya fırladım. Hyu bir tekme daha atıyorduki hemen kenara kaçtım ve ben ona Türk sitili tokat attım. Hyu olduğu yerde döne döne odanın diğer duvarına fırladı. O duvarıda kırıp diğer odaya geçti.

Yaklaşık yarım saat bu şekilde kavga ettik. Evde kırılmayan eşya yıkılmayan duvar kalmamıştı  ama nihayet onu sersemletmeyi başarmıştım. Yerde kendine gelmeye çalıştığı bir anda paçama sakladığım içinde gümüş kurşun olan silahımı çıkardım ve ona doğrultum.

"Elveda eski dostum!"

Onu gümüş kurşunla tam kafasından vurdum.. Ne olur ne olmaz diye vampir hızında yanına gittim ve diğer paçamda duran gümüş kazığı çıkarıp üstüne atladım. Hızlıca kalbine sabladım..

"Ve göçer Ecthungu oğlu Hyanhyungu. Bu sefer seni kurtaracak sevgilin de yok!"dedim ve yerde hareketsiz yatan Hyungunun leşine tükürdüm. Bu iş burada bitmişti. Arkamı döndüm ve moloz yığınlarının üzerine basa basa malikanenin dışına yöneldim. Tam o sırada arkamdan korkunç bir ses duydum.

"Hiçbi yere gitmiyorum!!!!"

Arkamı döndüğümde Hyunun elinde gümüş kazıklan üzerime doğru koştuğunu gördüm. Ama bu nasıl olur? O ölmeliydi? Derken benim şaşkınlığımdan faydalanan Hyu vampir hızında elindeki kazığı benim göğsüme sabladı. Ben yere düşerken belimden silahımı kaptı ve birkaç el ateş etdi...

Kazık ve kurşunlar canımı yakmıştı fakat ölmemiştim. Bu nasıl olur? Gümüş kurşunun öldürmediğini biliyordum fakat ya kazık? Hyuda benim ölmediğimi görünce şaşıp kaldı.

"Biz neyiz lan böyle?" diye sordum şaşkınlıkla.

"Ben ne olduğumu biliyorum fakat sen bilmiyorsun anlaşılan." Dedi hyu gözlerini devirip.

"BEn neyim?"

"Ben bir melezim. Önce kurtadamdım şimdi vampirim. Bu beni neredeyse hiç bir şekilde öldürülemez yapar. Sen de ölmediğine göre.. Sen de bir Melezsin!!!"

"Neeeee!!!"

Yani ben gerçekten eskiden kurtadammıydım? İide bunu neden farketmedim? Dolunaylarda dönüşmem gerekiyordu? Çok ilginç.

"Şimdi anlat bakalım Noyan! Beni neden öldürmek istedin?
"
"Sebebibi bilmiyormuş gibi yapma Hyu"

"Gerçekten bilmiyorum. Daha dün hayatını kurtardım ve dostça ayrıldık. Bugün evime gelip ortalığı dağıtıp beni öldürmeye kalkıyorsun. Neden?"

Kanlı Öpücük Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin