Geçmişin Gölgesinde

28 5 0
                                    

Asenad'dan...
**
-Brian, söylesene bu ne işe yarıyor?
-O mu? O benim değil.
-Kimin?
-Julia.
Merdivenlerden yukarı çıktım. Julia'nın odasının kapısını tıklattım.
-Gir.
Julia'nın odası tertemiz ve benimkinden 1000 kat daha topluydu. Balkonu vardı odanın sağ yanında. Henüz şafak yeni söküyordu. Odasını turuncu renk kaplamıştı bu yüzden. Odası bembeyazdı. Duvarlar, masa, yatak, gardırop, halı, ayna,çerçeveler sandalye, minik bir puf,tüylü oyuncak bir ayı... Ama her şey beyazdı. Julia yatağına uzanmış elindeki kitabı kapattı ve bana bakıyordu.
-Asenad, sen miydin? Brian sandım.
Elimdekini salladım.
-Bu ne? İlk defa gördüm.
Birden hırçınlaştı ve kalkıp elimden kaptığı gibi masasının gözüne koydu.
-Çık dışarı!
-Ne?Julia ne oluyor?
-Asenad dışarı dedim!
Daha yeniki o sevimli hanım tavırlarından eser yoktu. Üzerindeki zümrüt kadife kabarık elbisesi bile bu tavrına yakışmıyordu.
Dışarı çıktım. Ardımdan kapıyı çarptı.
-Bir daha izinsiz eşyama bakma bile!
Ardımdan bağırmıştı. Brian merakla sorgular gibi bakıyordu.
-Ne oldu kanka? Ne dedin Julia'ya Allah bilir.
Alay ediyordu. Gülümsedim ama utançtan yanaklarım pembeye bürünmüştü.
-Bana kızdı. Sanırım onun için özel bir şey.
-Ya da aile yadigarı.
-Evet olabilir. Ama ona bu tavrı yakıştıramadım.

*** 30 Mart Bahar Festivalleri
Annemin elini sıkıca tuttum. İnsanlar rengarenk giyinmiş süslenmişlerdi. Meydanda bir grup sahneyi kuruyordu. Şarkı çalacaklardı besbelli. Babam da elinde pamuk şekerle geldi.
-Pamuk kıza pamuk şeker.
Sırıttım. Henüz beş buçuk yaşımdaydım. Babam beni kucağına aldı. Yanağımı öptü.
-Ee, bana bir çiçek yok mu?
Elimi havayı okşar gibi yaptığımda avucumda kıpkırmızı bir karanfil belirdi.
-Al, bu sana bir teşekkür hediyesi.
Annem gülümseyerek gülü babamın elinden aldı.
-Ne için?
-Bana güzel bir eş olduğun için. Böyle pamuk kız verdiğin için.

** Okula başlama ve Okuldan atılma
Bugün ilk okul günümdü. Babamın elinden tuttum.
-Asenad , bir şeyler oluşturmak yok. Tasarlamak, yapmak yok.
-Yaratmak mı?
-Sus bakayım. Yaratmak tanrıya mahsustur. Oluşturmak yok.
-Oluşturmak yok. Tamam.
Tabii ki babamı dinlememiştim. Öğretmenler ders anlatırken minik çiçekler böcekler arkadaşlarıma gösteri yapıyordum. Ve aynı gün okuldan atıldım. Bana okumayı yazmayı babam öğretti. Babam benim kahramanımdı. Okuldan atıldığımı duyunca önce okula geldi.
-Bayım kızınız LANETLENMİŞ!
-Hanımefendi o bir Soylu. Lanetlenmiş olan sizlersiniz. Masum bir çocuğa bunu söylediğiniz için.

Elimden tutup beni eve götürdü. Yolda muzipçe bakıp; Oluşturmak yok demedim mi ?
Dedi gülerek. Ben de kahkahalara boğuldum.

AlfaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin