Kral Frank Rogers ölmüş plan yerini bulmuştu. Grup eve gidiyordu. Birden Ann'in olmadığını fark ettim. Meydana geri döndüğümde Askerlerin hâlâ kendinde olmadıklarını fark ettim. Ann ise saat kulesindeydi. Hışımla yukarı çıktım. Beni görünce afalladın.
-E-Edward. Ne işin var? Sarah iyi mi?
Kolundan tuttuğum gibi sürükleye sürükleye eve gittim. Ağlamaya başladı. Besbelli ihanet ediyordu.
-Pis Melez!
-Ben bir şey yapmadım.
-Evet ben de onu diyorum ya. Biz orada can çekişirken sen bir şey yapmadın. Niye?
-Bırak beni, ben bir şey yapmadım. Yalvarırım Edward. Bırak beni.
Hiç acımadan bir tokat savurdum.
-Kes çeneni!
Eve gittiğimizde Lavinya haricinde konuşacak kimse yoktu. Herkes bir telaş içerisindeydi. Lavinya bana Alfa'nın çok kötü olduğunu söylediğinde Ann'i unutup yukarı koştum. Zaten çığlıkları geliyordu. O kadar kişinin birden zihnine girmek onu zorlamıştı. Kafası zonkluyordu.
Yukarı çıktığımda yerde cenin pozisyonundaydı. Ellerini kafasına bastırıyordu.
-Alfa, Alfa!
-Edward. Sen misin?
-Evet. Dur önce, sakinleş. Ellerini çek.
-Kafaam! Kafam ağrıyor!
-Tamam. Nefes al.
Ellerini tuttum. Zor nefes alıyordu. Buraya kadar nasıl yalnız bıramıştım ki Alfa'yı. Biraz sonra sakinleşti. Yüzü ıslanmıştı gözyaşlarından.
-Sen yat dinlen biraz. Diğerlerini merak etme asla.
Koşarak aşağı inip uyku ilacı aldım. Bir bardak da su.
-Al, bu uyku ilacı. Sabaha daha sakin uyursun.
Hapı içtikten sonra kapısını kapattım ve Grubun durumuna bakmaya indim.Sakinleşmişti hepsi. Sarah koltukta yatıyordu.
-Herkes odalara dağılsın. Yarın toplantı yapacağız.