Yukarı çıktığımda hemen odama gittim. Yakalanmak istemezdim. Yatağımda bağdaş kurdum. Uyku da tutmazdı ki şimdi beni. Beni en çok yumuşatan şey masum çocukluğumuzdu. Gerçi o çocuk yaşta annesi ve babasını öldüren birinden bunu duymak tuhaf gelebilir. İlk defa artık Sadık-Soylu savaşı bitmişti. Artık rahatça yaşayabilecektik. Ama kimimizin çocukluğumuzu çaldılar. Kimimizin ailesini. Kral Frank Rogers ın ölümüyle oğlu tahta geçmiş ( ki oğlu Soylu hayranıydı) savaş sona ermişti. En azından öyle umuyordum.
Daha yeni gördüğüm arka bahçeyi düşledim. Kıpırdayan yaprakları. Üç genci. Biri İyilik tanrısı, biri mavi gözlü bir timsah, biri samimi bir kız. Ceviz ağaçları. Kapıda ağlayışım geldi aklıma. Arka bahçeden eski evimize gittim birden. Ama engel olmadım aklımın oyunlarına. Babamın cesedini gördüm salonda. Yukarı kata çıkıp odama girdim. Annemi ve kan gölünü buldu gözlerim. Daha öncesine gittim. Bu tokat yediğim andı. Yanağımdaki sıcaklığı sanki bir daha hissettim. Daha da öncesine gittim. Babama parka gitmek istediğimi söylüyordum. Bana bakmadan hayır diyordu. Sonra Sarah'nın odasına gittiğimi anımsadım. James ve Sarah bir günlüğe bakıyordu: Sarah'nın günlüğü. Sonra saklıyorlardı. Yanlarına oturuyordum. Sonrasına gittim. Annem bana sorular soruyordu. Gözlerimi açtım. Pembe bir tozbulutu vardı. Havada tatlı bir parfüm kokusu. Peki kimdi bu? Bir kız mıydı? Tanıyor muydum? Sonra fark etmeden Aldora'nın zihnine girip anısını gördüğümü anladım. Peki neydi bu? Kendisi miydi?
Penceremi açtım. Üst katta olduğumdan hafiften rüzgar esiyordu. Saçlarım usul usul dalgalandı. Parmak boğumlarımdaki siyah izlere baktım sonra. Masamdaki suyu içtim yudum yudum. Bir kağıt çıkardım. Siyah bir kalem bir de. Beyaz kağıda koca harflerle şunları yazdım;"Rüzgara teslim olduğunda, kollarını aç ve kendini serbest bırak. Gecenin sinsi karanlığından korkma sakın. Acı ve kederlerini unut artık."
Kağıdı dörde katlayıp masamın gözüne koydum. Ve kendimi uykunun güvenli kollarına bıraktım artık.Tüm Dalia derin uykulara dalmıştı. Ve sokaklarda tek bir şey geziyordu: SESSİZLİK.