Perestiş

KURTARICI

Karaca yarım saattir kafede oturmuş Yunus Ali Taşkan'ı bekliyordu. Ceylan onunla konuşmuş ve buluşma ayarlamıştı. Gergin değildi aksine sakin hissediyordu. Son zamanlarda her şey yolunda gidiyordu. Saim'in yerini bulmuşlardı. Yıldırımın bulunması da an meseleydi. Murat depoların hepsini geri almıştı ve Azer yakında çıkacaktı. Başlarındaki onlarca derde rağmen iyi haberlere odaklanmaya çalışıyordu.

Yunus Ali en sonunda kapıdan içeri girdi ve masaya doğru ilerledi. Mekan boştu ve korumalar etraftaydı. Karaca onun silahsız geldiğinden emindi. Onu incelemeye başladı. Zayıf, uzun boylu, yapılı ve kumraldı. Herkesin bahsettiği yeşil gözleri onda göze çarpan ilk detaydı. Gerçektende tam bir Avrupalı gibiydi. Adana'ya hiç uymuyordu. Yakışıklı bir yüzü vardı. Ceylan'ın onda ne bulduğu belliydi.

"Benimle görüşmek istemişsiniz Karaca hanım?"

"Evet istedim. Açıkcası herkesin tanıdığı Yunus Ali kimmiş görmek istedim. Bir şey içer misiniz?"

"Espresso olur. Ali lütfen. Yunus'u kullanmıyorum. Kısa keselim Karaca hanım. Beni neden çağırdınız?"

"Pekala... Ali bey neden bilmiyorum ama kocam size zarar vermemi istemiyor. Bu yüzden size dokunmuyorum. Şimdilik!"

"Kocanızın beni neden koruduğunu hiç anlamıyorum hanımefendi. Gerçi onu kim anlayabilmiş ki?"

"Doğru. Azer çok basit görünse de karmaşık biridir aslında. Neyse mesele kocam değil. Saimin yerini neden Ceylan'a söylediniz?"

"Son zamanlarda canımı sıkmaya başlamıştı ve ben canımın sıkılmasından hoşlanmam."

"Bize niye yardım ediyorsunuz?!"

"Kaçmaktan da sıkıldım Karaca hanım. Belki artık savaşa piyonlar olmadan devam etmeliyiz. Kurtuluşlara karşı Taşkanlar."

"Yapmayın... Bizimle savaşamazsınız. Geçmiş hakkında ne biliyorsunuz bilmiyorum ama sizde dedenizin elindeki bir piyonsunuz. Görmüyor musunuz?"

"Kocanızın amcamı parçalara ayırdığını biliyorum mesela. Babamı boğup ağaca astığını biliyorum. Abimi tek kurşunla nasıl öldürdüğünü!"

"Peki neden yaptığını biliyor musunuz?"

"Bilemiyorum Karaca hanım. Onu da siz söyleyin olayları yaşamış gibisiniz."

"Babanız ve amcanız, Azerin ablası Dicle'ye tecavüz etti sonrada onu tehdit edip susturdu için! Onlar ölmeyi hak etti ama abiniz... Kocamın onun ölümüyle hiçbir ilgisi yok."

"Bu size anlattığı bir hikaye...."

"Peki ya size anlatılan hikaye? Hiç hikayenin diğer tarafını dinlediniz mi Ali bey? Size anlatılan gerçekleri sorguladınız mı? Tabiki hayır!"

"Konuya dönelim Karaca hanım. Mesela bizim savaşımız. Geçmiş hakkında bildiklerimiz değil!"

"Hayır mesele tam olarak bu. Siz doğruluğundan emin olmadığınız bir hikaye yüzünden savaş çıkarıyorsunuz. Sizin yüzünüzden gidecek canları düşünüyor musunuz? Akacak kanları? Peki ya Ceylan'ı?"

"Yanlış hatırlamıyorsam savaşı çıkaran sizin kocanızdı. Ceylan'ın konumuzla alakası yok."

"Bence var. Onu seviyor musunuz Ali bey?"