Salonda oturmuş planın ne olacağı hakkında tartışıyorlardı. Azer direkt gidip öldürmek istiyordu ama Karaca ve Yılmaz plan yapmayı öneriyordu. Ceylan ise ortalıkta yoktu. Karaca onun nereye gittiğini biliyordu ama abilerine söyleyemezdi. Şimdilik gizli kalması lazımdı.
Azer'in söylediklerini duyunca sinirlenerek ona doğru döndü.
"Azer ne saçmalıyorsun?! Oraya öyle gidemezsin!"
"Ne var kızım? Alıcam baltamı gidecem işte!"
"Olmaz!"
"Olur!"
"Yılmaz şuna bir şey de!"
Yılmaz şaşkın gözlerle ikisine baktı. Arada kalmıştı ve konuşmuyordu. "Valla ben karışmıyorum Karaca. Kendi aranızda halledin..." diyip çekip gitti. Azer ile baş başa kalmışlardı. Sinirle ona baktı. Kocasının canını tehlikeye atamazdı. Azer'i kaybetmek istemiyordu.
"Öyle gitmeyeceksin Azer... Bende geleceğim!"
"Saçmalama."
"Asıl sen saçmalama! Gelicem dedim."
"Kalbimin sahibini tehlikeye atamam. Gelmiyorsun gönlümün sultanı..."
"Bende ruh eşimi tehlikeye atamam! Geliyorum."
"İğrençsiniz..." Yılmazın sesini duyunca ikiside o tarafa baktı. Kapıda durmuş onları izliyordu. Yüzünde tiksinmiş gibi bir ifade vardı.
"Sana ne lan Yılmaz?! Defolsana! Hani gidiyordun?!"
"Tamam abi gidiyorum!"
"Gerizekalı..." diye söylenip, salondan çıktı Azer. Karaca hala onu izliyordu. O depoya asla tek başına gidemezdi. Kendini öldürtecekti. Resmen Yıldırım'ın kucağına atlıyordu. Kocamın zarar görmesine izin vermeyeceğim, dedi içinden. Madem o yanında gelmesini istemiyordu o zaman onu götürecek başka birini bulurdu. Her zaman yanında olup, sağ kolu olan ve ne zaman belaya atılsa onu koruyan birini.
"Yılmaz!!" diye seslenerek evin içinde onu aramaya başladı. Mutfakta bulduğunda her zamanki gibi yemek yiyordu. Bu çocuk ne zaman doyacaktı? Meseleden sapmamak için dikkatini topladı ve karşısındaki sandalyeye oturdu.
"Hayır!"
"Ne hayır?"
"Yine benden bir şey isteyeceksin. Bu bakışı biliyorum ben! Cevabım hayır."
"Bir dinleseydin önce."
"Abim beni gebertir Karaca!"
"Dinlemezsen de ben gebertirim!"
"Abimden daha çok korkuyorum. Yani hayır!"
"Benden sana 200 kağıt çalışır..."
"Saçmalama satılık mıyım ben?"
"300"
"500 de anlaşırız."
"Off tamam 500 olsun. Azer beni de gebertecek..."
"Banka da milyon dolarların var. 500 liranın lafını mı ediyorsun?"
Ofladı ve Yılmaz'a baktı. Pis pis gülüyordu. Azer'den daha yeni para almıştı ve daha harcayamadan Yılmaz'a kaptırmıştı. Banka hesaplarından para almak istemiyordu. Azer izin vermedikçe ona dokunmazdı. Gerçi alsa da Azer sorun etmezdi.
"Anlat bakalım ne istiyorsun?"
"Akşam beni de götür... Depoya."
"Delirdin herhalde asla olmaz!!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Perestiş
Fanfiction"Seninle yeni bir hayat... Ne kadar güzel olur sanmıştım ama yanılmışım. Seninle hayat Azer, bela, yıkım, acı ve ölüm dolu..." "Ne yani güzel değil mi Karaca Kurtuluş? İnkar edemezsin biz buyuz. Kaçmaya çalışsak da buyuz. Ölüm her an yanımızda ve bi...