AİLECEK BİR GÜN

1.8K 128 21
                                    

Kolunu sevgilisinin beline doladı ve serin deniz havasını içine çekti. Günler sonra ilk defa yaşadığını hissediyordu. Esen rüzgar burnuna Azer'in parfüm kokusunu getiriyordu. Mükemmel bir histi. İstanbul'da korkmadan, saklanmadan, özgürce sevgilisi ile dolaşıyorlardı. Kendini mutlu hissetti. Ayrıca şanslıydı. Onu çok seven ve gözünden sakınan bir kocası vardı. Ben onu hak edecek ne yaptım? diye sordu içinden.

"Daldın gittin yine sevgilim."

Sevdiği adamın sesini duyunca başını omzuna yasladı. Ailecek bir gün geçirmeye karar vermişlerdi. Adana'da kalanlar da İstanbul'a gelmişti. En sonunda hep birliktelerdi. Azer'in yaptıklarından sonra yasak kalkmıştı. Özgürlerdi. İstanbul'a ve Çukur'a rahat rahat girebiliyorlardı ama Azer, Adana'ya dönmekte kararlıydı. Açıkçası Karaca da gitmek istiyordu çünkü orası artık evi gibi olmuştu. İstanbul çok hızlıydı ve yorucuydu. Sakinliğe alışmıştı.

"Ne güzel oldu değil mi sevgilim? Ailecek bir aradayız."

"Evet aşkım. Mükemmel ama Ceylan beni çıldırtıyor."

Azer'in dediğine güldü. Aslında toplanmalarının amacı Ali'yi yolcu etmekti. Yarın sabah Londra'ya gidecekti ve Azer o gitmeden son kez ailecek vakit geçirmek istemişti. Karaca evde yokken çok şey olmuştu. Ali, Azer'den Ceylan'ı istemişti. Kocası zorla kabul etmiş ve aile arasında söz yüzükleri takılmıştı. O anlarda evde olamadığına üzülüyordu ama Ceylan adına mutluydu. Sonunda sevdiği adama kavuşacaktı.

Vapur kıyıya yanaşınca sırayla indiler. Anadolu yakasına geçmişlerdi. Azer onları Adnan Usta'ya götürmek istemişti. Kimse itiraz etmeyince rota belli olmuştu. Yorulmaya başladığını hissetti. Sabahtan beri Avrupa yakasını geziyorlardı şimdi de sıra Anadolu yakasındaydı. Azer'in eline baktı. El ele tutuşmuşlardı. Hala inanamıyordu. Bu adam onun kocasıydı ve özgürce şehri geziyorlardı. Yavaşça ellerini kaldırdı ve Azer'in eline öpücük kondurdu.

Bu yaptığı hareket Azer'in dikkatini çekince o da aynısını yaptı. Güldü ve ona daha çok sarıldı. Bütün dünyada en sevdiği yer burasıydı. Sevdiği adamın göğsü... Ceylan arkalarından konuşup duruyordu. Ali'nin sessizce onu dinlediğini gördü ve hallerine gülmeden edemedi. Onun aksine Azer ve Yılmaz somurtup duruyordu.

"Abi, yenge durun!!"

"Ne oldu Ceylan?"

"Çabuk poz verin! Manzara o kadar güzel ki! Tam arkanızda kız kulesi var..."

Ceylan kamerasını açınca Azer'e sarıldı ve poz verdi. İlk fotoğrafta birlikte gülüyorlardı. İkincisinde Azer, Karaca'nın gülüşünü izliyordu ve üçüncüsünde birbirlerine bakıyorlardı. Hepsi çok güzel çıkmıştı. Fotoğrafları eve dönünce çıkartmaya karar verdi ve tekrar Azer yanına dönüp yürümeye başladı.

"Azer!"

"Efendim gülüm?"

"Çok garip değil mi? Koskoca şehirde birbirimizi bulduk..."

"Aslında ben seni buldum Karaca. O gün seni kaçırmasaydım..."

"İyi ki kaçırdın sevgilim. Bana sevmeyi öğrettin, sevilmeyi öğrettin, mutluluğu öğrettin, başka bir hayatın var olabileceğini öğrettin..."

"Sanki sen öğretmedin. Sen bana kalbimin yerini hatırlattın kızım."

El ele tutuşarak yürümeye devam ettiler. Rüzgar Azer'in saçlarını uçuşturuyordu. Onun haline güldü ve önlerinde ilerleyen annesi ile Yılmaz'a baktı. Kol kola girmişlerdi. Yılmaz'a bir kızı bulmak gerek, dedi içinden. Bildiği kadarıyla sevgilisinden ayrılalı çok olmuştu şimdi de yalnızdı. Çevresinde onunla anlaşabilecek pek kız yoktu. Hatta Karaca'nın arkadaşı yok denecek kadar azdı. O genelde evde kocası ile takılırdı. Bir de çata pata giderdi. Ne saçma bir hayat, diye mırıldandı. Azer elini bırakıp annesinin yanına gitmişti. Gülerek onları izledi. Ceylan ve Ali'de yanından geçerek onlara katıldılar. Ailesi işte buradaydı. Hepsi birlikte o kadar güzel gözüküyorlardı ki...

PerestişHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin