EUN Mİ'DEN
- Şöyle durmandan nefret ediyorum.
- Nasıl?
- Soğuk.
Umursamazca önüme döndüm.
- Eskiye döndün. Her zaman ki Eun Mi.
- Beni tanıman güzel.
Göz devirip, ayağa kalktı.
- Ben gidiyorum güzelim.
Derince nefes verip başımı kaldırdım.
- Ne yapayım Eun woo? Arkandan su mu dökeyim?
Gülerek şapkamı çıkardı. Sonra kendi kafasına geçirip güldü.
- Şapkanı çalıyorum. I'm sorry.
Ardından koşarak gitmişti. Şapkamla ne zoru vardı bu çocuğun cidden?!
Yukarı çıkıp, kendime eşofman ayarladım. Ardından banyoya girip, hızla duşumu aldım. Ardından saçlarımı kurutup, üzerimi giyindim. Yeni bir şapka alıp, telefonumu aldım. Sonra hızla evden çıkıp, sahile gitmeye başladım.
Hava serindi. Sevdiğim gibi...
Hayatım kötüydü ama şu sıralar daha rahattı. Sadece bir yük daha binmişti omuzlarıma. Hastalığım... Ama bu da bana bir şey katmamıştı. Aksine her şeyi dahada kötü yapmıştı.
Sahile geldiğimde kayaların üzerinde durup ellerimi cebime koydum. Burası ferahtı. Öyle favori yerim değildi. Ama içimi açıyordu.
Joon Seo geri dönmüştü. Ve bu iyi olmamıştı. Serserilik yapıp millete zarar verecekti. Buna emindim. Kendini bir şey sanan bir gerizekalıdan ne beklenirdi ki zaten...
- Defolun!
Sağ tarafımdan gelen sesle oraya baktım. Cidden. Birde böyle serseriler vardı. Beyinsiz olan serseriler işte...
Oraya ilerleyip, kıza yaklaşmaya başlayan beyinsize yumruğu geçirdim. Diğer ikiside alayla sırıtıp, bana doğru gelmeye başladılar.
- Boyundan büyük işlere kalkışan bir güzellik. Siyahlar sencede kötü değil mi?
Sinirle gülüp, şapkamı yere savurdum ve kafa attım. Diğeri bana yaklaştığında karnına tekmeyi bastım. Fırsattan yararlanan gerizekalı yanağıma tokadı bastığında elini ters yöne kırmıştım. Adam acıyla bağırırken, karşımdan biri bağırmıştı.
- Mi-cha!
Tanıdık gelen sese bakacak zamanda değildim. Adamı yere itip, kanayan dudağımı elimin tersiyle sildim.
- Abi!
Arkamdaki kızın sesiyle kafamı kaldırdığımda Jungkook ve ona sarılan kızı gördüm.
Jungkook?
Şaşkınca bana baktığında, onu takmafan yerdeki şapkamı aldım. Kafama geçirip, arkamı dönmemle durmam bir olmuştu.
- Eun!
İfadesizce arkamı dönmemle burun buruna gelmiştik. Elini dudağımın kanayan yerine getirdiğinde, öküz gibi tepen kalbimi durdurmaya çalışıp, geri çekildim.
- Çok teşekkür ederim unnie. Biraz daha geç kalsaydın neler olurdu? Sana minnettarım. Ya dudağın patlamış. Abi temizleyelim mi?
- Gerek yok. Bu saatte burada dolaşmayın. Tehlikelidir. İyi geceler.
Arkamı dönüp ilerlediğimde Jungkook önüme geçti. Neden az mesafe bırakıyordu aramızda?
- Yaranı temizleyelim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MY TEACHER BAY JEON
FanfictionSenin karanlığına ışık tutma görevine geldim. Görevimi tamamlamama izin verir misin? ~~~~~~~~~~ Gerçekte koruyamadığımızı, hikayede korusak adil olur mu?