Ayrılık zamanı gelip çattı. Mert iki haftanın nasıl bu kadar hızlı geçtiğini anlayamamıştı. Havalar eski yaz günlerine göre daha serindi. Mert sonbaharı her zaman bir başka severdi zaten. Bir şairin "Sonbahar sanattır, diğerleri mevsim." Dediği dizesini çok sevmişti. Çünkü onun gibi düşünen birini bulmuştu. Sonbahar gelince Mert'in içine bir hüzün çökerdi. Bolca şiir okurdu bu aylarda. İnsan aşık olacaksa bu aylarda olmalı derdi kendi kendine. Sonra düzeltirdi kendini "Ama aşık olmak insanın elinde değil elbette." İnsan seçemez nerede, ne zaman ve kime aşık olacağını. Seçmekle olsa bu kadar değerli olmazdı zaten aşk. Uğruna bu kadar acı çekilmesiydi kutsallaşmazdı bu kadar.
Mert işte böyle düşüncelerle güzel bir sonbahar gecesinde ailesinin yanındaki son saatlerini gökyüzünde yıldızları izleyerek değerlendiriyordu. Herkes uyuyordu Mert'ten başka. Mert ise gökyüzünü izliyordu. Yıldızların parlaklığını çok severdi. Onların bazı geceler yer değiştirmiş olmasını ilgiyle takip ederdi. Gökyüzüne bakmak onda tuhaf bir kendine geliş sürecinin temellerini atardı hep. Ne zaman kafası karışık olsa ya da duygusal bir karmaşanın içinde bulsa kendini hep gökyüzüne bakarak düşünürdü geceleri. Gecelerin sessizliği onun daha iyi düşünmesine, doğruları görmesine yardımcı olurdu. Yıldızlar ışıklarını düşüncelerinin veya duygularının üstüne tutar, onun aydınlanmasına yardımcı olurlardı. Mert işte tam da bu yüzden çok severdi yıldızları ve gökyüzünü.
Arada bir ziyarete gelirim ailemi diye düşünüyordu. Tamamen kopamam onlardan diyordu kendi kendine. Bunun çok zor olacağını düşünüyordu. insan ailesi ne kadar kötü olursa olsun birden vazgeçemezdi onlardan. Onlarla güzel anıları varken daha da zor olurdu bu. Bu son gecede damda uyurken gökyüzüne sormak istiyordu Mert. Acaba yerinde onlar olsa ne yaparlardı? Ailesinden vazgeçerler miydi? yoksa onlardan tamamen kopmak isterler miydi?
Aslında Mert günün birinde onlardan kopmak zorunda olduğunu kabulleniyordu. Çünkü kendini geliştirdikçe ailesinin basit fikirleri ve gelenekçi tavırları onu bunaltıyordu. Mert onlara açıklama yapma gereği bile duymuyordu artık. Onların kendisini anlamayacağını biliyordu çünkü. Bu duruma çok da üzülüyordu. İnsanın ailesinin kendisine yoldaşlık yapmaması acı bir durumdur ne de olsa. İnsan ailesinden başka gerçek bir sevgiyi nerede bulabilir ki? Ama bazı sevgiler zamanla zarar verir sevilenlere. Mert'in ailesi de böyleydi işte. Onların artık kendilerine zarar verdiğini düşünüyordu Mert. Çünkü Mert eğitim aldıkça, kitaplar okudukça kendisi ve fikirleri değişiyordu. Ancak ailesi hep aynı aileydi. Özellikle anne ve babası tamamen toplum odaklı yaşıyorlardı. Bütün hayatlarını toplumun onlardan beklentilerine göre dizayn etmişlerdi. Bu durum Mert'in hiç hoşuna gitmiyordu. O toplumun fikirlerine göre değil kendi isteklerine göre yaşamak istiyordu. Toplumun istediği gibi biri değil kendi hayallerindeki hayatı yaşayan biri olmak istiyordu. En çok da bu yüzden zor olsa da bu ayrılığın bir an önce gerçekleşmesini istiyordu Mert. Ayrılık günü gelmişti. Sabah uyandıklarında valizini hazırlayacak ve ikindi vakti geldiğinde de otobüse binip gidecekti buradan. Yeni bir hayata giden yolculuğuna başlayacaktı.
Mert sabaha karşı gözlerini biraz yumdu. Gözlerini kapatmasıyla uyuması da bir oldu. çünkü hem zihnen hem de bedenen çok yorgundu. Damda uyumayı da özleyeceğini biliyordu. Çünkü belki de bir daha hiç gelmezdi ailesinin yanına. Onları çok özleyeceğini biliyordu. Ama onun için böylesi daha iyi olabilirdi. Çünkü gözden ırak olan gönülden de ırak olur demişti ataları ve haklıydılar. İnsanın gözü görmeyince gönlü katlanıyordu.
Gaziantep'te evler apartmandan çok müstakil evler şeklinde yapılırdı. Aslında bazıları onlara gecekondular da derdi. Ama mert bunu kabul etmezdi. Bu evler kesinlikle gecekondudan daha fazlasıydı. Hatta belki doğalgazlı olsa Mert onların apartman dairelerinden bile daha güzel olacağını düşünürdü. Aralarındaki en büyük farkında "Dam" olduğunu düşünürdü. Damlar yazları salça kurutmak, dolma yapmak ve geceleri uyumak için birebirdi. İşte bu damlar sayesinde yaz geceleri gökyüzünde yıldızları izleyerek uyuyabiliyordu Mert. Sabahları üzerlerine güneş gelene kadar da keyifli bir uyku sürüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖZGÜR-TAMAMLANDI
Teen FictionÖzgürlüğü için ailesi de dahil herkesi karşısına alan bir adam; Mert Çağan. 18 yaşında hayatı kendi istediği gibi özgürce yaşamak için il dışına üniversiteye gidiyor. Üniversite de onu bekleyen sürprizler var. Ailesinden uzakta olmak için tercih ett...