Mert ev bulmak için çevrede ne kadar emlak ofisi varsa gezdi. Bazı emlakçılar ona çok sinsi imajı verdi. Sanki bir şeyler karıştırıyor gibi bir halleri vardı. Ona birkaç tane ev gezdirdiler. Ama Mert evlerden hiçbirini beğenmedi. Çünkü evlerin hepsi kötü evlerdi. Emlakçılar ona "Sen çok geç kalmışsın. Güzel evler tutuldu." Diyorlardı. Durum aynen böyleydi. Erken davranan insanlar iyi evleri kapmışlardı.
Mert için rutubetli bir bodrum katı, kuşların her gün pislediği bir çatı katı, sobalı bir giriş katı kalmıştı. Bütün ihtimaller bundan ibaretti. Bunların arasından birisini seçmeliydi ya da yurda tahammül etmeye devam etmeliydi. Biraz düşünmek için emlakçılardan izin istedi. Çünkü başka bir yerden haber gelme ümidi vardı. Mert çevresindeki herkese ev aradığını söylemişti. Belki onlardan bir haber gelir diye ümit ediyordu.
Aslında Mert'in işini zorlaştıran asıl şey tek kalmak istemesiydi. Eğer birkaç tane ev arkadaşına tahammül edebilseydi gidebileceği bir sürü ev vardı. Ama o "Eğer insanlara tahammül edeceksem yurtta kalırım." Diye düşünüyordu. Onun eve çıkmak istemesinin en büyük nedeni yalnız olmak istemesiydi. Bu da ona ev bulmayı zorlaştırıyordu. Çünkü Mert'in bütçesi de kısıtlıydı. Henüz bursu da onaylanmadığından Mert birkaç ay zorluk çekebilirdi. Hele bir de vicdansız ev sahiplerinin istediği depozitolar ve bir kira peşin konusu vardı. Mert'in bu kadar parası yoktu. İşte bütün bu nedenler onun elini kolunu bağlıyordu.
Emlakçılardan sonra kırtasiyeye gitti. Kırtasiye sakin görünüyordu. Sandalyelerden birisine oturdu. Çok kalabalık olmadıkça ayağa kalkmayı planlamıyordu. Henüz vizeler başlamadığından sadece ödevler ve çıktılar için geliyordu müşteriler. Onların işi de çok uzun sürmüyordu. Bu sayede içeride kalabalık birikmiyordu. Mert de kalabalık olmadığı için oturmaya devam ediyordu. Hala biraz başı da ağrıyordu. Bu baş ağrısının sebebinin alkol olduğu çok açıktı.
Bir haftadır her gün tüketmesi onda böyle hastalıkların nüksetmesine neden oluyordu. Hiç hali de yoktu. İçinden umarım hep böyle olur da hiç ayağa kalkmam diyordu. Ancak bu isteği gerçek olmadı. Çünkü telefonu çaldı. Mert hem telefonla konuşmak hem de bir sigara içmek için dışarı çıktı.
Gelen telefon emlakçıdandı. Emlakçı bugün gösterdiği çatı katına bir müşterinin talip olduğunu söylüyordu. Mert'e hemen bir karar vermesini bu müşterinin orası için ciddi düşündüğünü söylüyordu. Ancak Mert gerçeği anlamıştı. Adam sadece numara yapıyordu. Oraya kendisinden başka birinin talip olması mümkün değildi. Çünkü ev berbat bir durumdaydı. Hem de öyle böyle değildi. İçeri girince bile insan kusacak gibi oluyordu kokudan.
Evin ciddi bir temizlikten geçmesi de şarttı. Bütün bu şartları göz önünde bulundurduktan sonra "Sen o müşteriye ver evi. Ben o evi tutmayacağım." Dedi. emlakçı telefonu yüzüne kapattı. Mert buna çok sinirlendi. "O*ospu çocuğu." Dedi. Arkasını döndüğünde patronlarından Ali Yavuz'u gördü. Ali Yavuz işe alındığı ilk günden beri sürekli onun açığını arar gibiydi. Normal şartlar altında olsaydı Mert kendini bu adam ezdirmezdi. Ama şimdi bu işe mecburdu. Çalışmazsa burada geçinmesi söz konusu bile değildi. Babası geçenlerde onu aramış, neden hiç aramadığını sormuştu.
Mert işe girdiğini yoğun olduğunu söylemişti. Babası onu tebrik etmişti. Oğlunun kendisine yakışır bir evlat olduğunu söylemişti. Mert babasından ilk defa böyle bir övgü duyuyordu. Sebebi hem işi hem okulu bir arada yürütmesi değildi. Babasının ilgilendiği tek bir nokta vardı. O da artık kendisinden para isteyemeyeceğiydi. Bu yüzden onu tebrik etmişti. Masrafsız bir evlat olduğu için.
Ali Yavuz "Hayırdır ne oldu? Kime küfrediyorsun sen öyle?" diye sordu. Mert çekinerek "Kusura bakma ağabey. Emlakçının birine küfrediyordum." Dedi. Ali Yavuz sigarasını yakmak için çakmağın üstüne eğdiği başını ani bir hareketle kaldırdı "Emlakçıyı ne yapacaksın?" diye sordu. Mert içinden dürüm söyledim, dedi. Emlakçı ile ne işi olabilirdi bir insanın? "Ev arıyorum onun için konuşuyorduk." Dedi. Sonra bu ev işinden Ali Yavuz'a bahsetmediğini fark etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖZGÜR-TAMAMLANDI
Teen FictionÖzgürlüğü için ailesi de dahil herkesi karşısına alan bir adam; Mert Çağan. 18 yaşında hayatı kendi istediği gibi özgürce yaşamak için il dışına üniversiteye gidiyor. Üniversite de onu bekleyen sürprizler var. Ailesinden uzakta olmak için tercih ett...