ÇIĞLIK

4.4K 282 98
                                    


Multimedia: Ahmet Kaya-Ayrılığın Hediyesi

Mert eve baktıktan iki üç gün sonra eve taşındı. Ali Yavuz valizlerini ve diğer eşyalarını taşıması için ona arabasını verdi. Mert arabaya eşyalarını yükleyip evine getirdi. Yurttaki arkadaşlarıyla vedalaşmak içinden gelmiyordu ama yine de bu dünya ölümlü dünya mantığıyla hareket etti ve onlarla vedalaşıp helallik aldı. Arkadaşları onun tek başına nasıl eve çıktığını merak ettiler. Bu Mert'i sinir etse de onlara iki ayrı işte hatta siteye yazı yazma işiyle birlikte üç ayrı işte çalıştığını söyledi. Arkadaşları bundan sonra ikna oldular.

Yurttan ayrılma işlemleri için müdürün yanına gitti. Müdür onu ayakta karşıladı. Oturması için masasının önündeki sandalyeleri işaret etti. Mert yurttan ayrılmak için geldiğini söyleyince müdürün rengi sarardı. Zavallı adam ne kadar da korkmuştu. İlk başta onu bu fikrinden vazgeçirmeye çalıştı. Mert'in yurdu sevmediğini ve yurttan bu yüzden ayrıldığını düşünüyordu. Böyle bir durumda ise Mert'in milliyetçi partide genel sekreter olan akrabasının yurdu arayacağını ve onlara sağlam bir fırça atacağını düşünüyordu.

Muhtemelen kendi akrabasını memnun edemeyişlerinden dolayı onlara soruşturma bile açacaktı. İşte müdür tüm bu kötü ihtimalleri bir bir aklından geçiriyordu. Mert'i bir süre ikna etmeye uğraştı. Ama kararının kesin olduğunu görünce "En azından Ahmet Çağan beyefendiye sorunun bizimle ilgili olmadığını söyleseniz olmaz mı?" Diye sordu oturduğu yerde iki büklüm olarak. Mert adamın derdini anlamıştı.

Hemen bir yalan uydurdu. Ne de olsa bu konuda iyiydi. "Ben onunla konuştum. Bana yurtta bir aksilik olup olmadığını sordu. Ben de hiçbir sorunun olmadığını sadece odaların çok kalabalık olmasından dolayı rahatsız olduğumu söyledim. O da bu durumu anlayışla karşıladı." Dedi. Müdür buna inanılmaz derecede sevindi. "Çok teşekkür ederiz." Dedi. Müdür yardımcısını yanına çağırdı ve Mert'in ayrılış işlemlerini halletmesini istedi. Müdür yardımcısı yaklaşık yirmi dakika sonra bütün işlemleri halletmişti. Mert odadan ayrılırken yurt müdürü "Bir sıkıntınız olursa istediğiniz zaman gelebilirsiniz. Yurttan ayrılıyorsunuz diye çekingenlik yapmayın, mutlaka yine gelin." Dedi.

Hâlbuki içinden "Oh be bu beladan da kurtulduk." Diyordu. Utanmasa Mert yurttan ayrılıyor diye zil takıp oynardı. Çünkü böylelerini memnun etmek zordur. Yani Ankara'da bir yerlerde üst düzey tanıdığı olan insanlar her zaman sıkıntılı olurdu. Aslında yurt müdürü koca genel sekreterin akrabasının devlet yurdunda ne işi olur diye de düşünmüştü. Ama bir türlü cesaret edip de bunu dillendirememişti. Şimdi Mert gittiği için de artık böyle şeyler düşünmesine hiç gerek yoktu.

Mert yeni evine taşındığı ilk gün güzel bir temizlik yaptı. Ama yine de öyle dört dörtlük bir temizlik olmamıştı. Çünkü o zamana kadar eline toz bezi bile almamıştı. İşte özgürlüğün bir bedeli daha ödenmişti. O zamana kadar elini dahi sürmediği bütün angarya işleri şimdi kendisi yapmak zorundaydı. Çünkü artık bu evde kalacaktı ve tek başına olacaktı. Bu yüzden temizliğini de kendisi yapmalıydı. Sadece temizliğini de değildi. Yemeğini de yapmak zorundaydı. Asıl zor olan da yemekti zaten. Ama zamanla alışacağını düşünüyordu.

Yeni evine taşındığı ilk gece uyuyamadı. Çünkü tuhaf bir şekilde yatağından kızıl saçlı kızın kokusu geliyordu. Mert sağa dönüyor olmuyor, sola dönüyor kurtulamıyordu. Her yerde kızıl saçlı kızın o muhteşem kokusunu duyuyordu. Onun adının Filiz olduğunu bilmesine rağmen onunla ilgili bir şey hatırlarken hep kızıl saçlı kız diye hatırlıyordu. En başından beri onu bu şekilde aklına kodladığından şimdi ondan ismiyle bahsetmekten hoşlanmıyordu. Kızıl saçlı kız ona daha hoş geliyordu. Sanki masal kahramanı ismi gibiydi. Aslında o da bir nevi masal kahramanı sayılırdı. Çünkü masallardaki prensesler kadar güzeldi.

ÖZGÜR-TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin