Mert bankta oturmuş kızın kendisine yaklaşmasını izliyordu. Kız iyice yaklaştı. Mert kalbinin atışlarını duyabiliyordu. Yerinden çıkmasından korkuyordu. Kız Mert'in önünden geçerken telefonla konuşuyordu. Mert hayran hayran onu izliyordu. Kız ona bakıp gülümseyerek yanından geçti. Yüreği bu bir işaret hadi harekete geç, dedi. Beyni evet bu doğru zaman hadi gidip onunla konuşalım, dedi. Ancak bir sorun vardı. beyin ayaklara sinyal göndermesine rağmen ayaklar kıpırdamıyordu.
Mert acaba felç mi oldum diye düşünmekten kendini alamadı. İçini bir korku kapladı. Dizlerinin bağı çözülmüştü. Kız kendisinden uzaklaşırken Mert hiçbir şey yapamadan onu izliyordu. Ellerini yumruk yapıp dizlerine vurdu "Hadi lanet olasıcalar. Size en ihtiyacım olan günde neden bana ihanet ediyorsunuz? Hadi lütfen hareket edin." Diyordu. Hiçbir hareket olmadığı görünce bu kez daha sert vurmaya başladı. Resmen dizlerini yumrukluyordu.
Uzaktan onu görenler onu delirdiğini düşünüyorlardı. Yoksa bir insan niye durduk yere dizlerini yumruklasın, diyorlardı. Birkaç kişi etrafına birikti. "Ne oldu? Bir şeyin mi var?" diye sordular. Mert "Dizlerim tutmuyor sanırım." Dedi. Bir yandan da kızın gözden kaybolup kaybolmadığına bakıyordu. Ancak kız çoktan görünmez olmuştu. Çocuklardan birisi "Ben Beden Eğitimi bölümündeyim. Sanırım az önce aşırı bir duygu patlaması yaşadın. Çok üzülmüş, heyecanlanmış ya da sevinmiş olmalısın. Doğru mu?" diye sordu.
Mert hemen hızlıca başını salladı. Bu onayladığı anlamına geliyordu. Çocuk onun onayladığını görünce "Öyleyse bir süre sakin olmalısın. Derin nefesler alıp vermelisin. Ben şimdi ayaklarına biraz masaj yapacağım. Ayaklarını hissetmeye başlayınca yavaşça seni ayağa kaldıracağız ve küçük adımlarla yeniden yürümeye başlayacaksın. Şimdi hazırsan başlıyoruz." Konuşmasının burasında durup Mert'e baktı. Mert "Hazırım." Dedi. Çocuk "Önce derin nefesler alıp vermelisin." Dedi.
Mert çocuğun dediğini uygulamaya koydu. Çocuk "Şimdi masaja başlıyorum. Ayaklarını hissedince ayağa kalkmaya çalışmalısın." Dedi ve masaja başladı. Yaklaşık beş dakika sonra Mert yavaş yavaş ayaklarını hissetmeye başladı. Bankın kenarından tutunarak ayağa kalktı. Dizleri hala titriyordu. Ayakta durmakta zorlanıyordu. Çocuk "Sakin ol. Biraz daha beklemek zorundasın." Dedi. Mert kızın gittiğini düşünüyordu. Belki koşabilirse hala ona yetişme imkânı olabilirdi. Ancak bu bacaklarla nasıl koşacaktı, bilmiyordu.
Mert adım atmaya çalıştı. Çocuk onu uyardı "Biraz daha beklemelisin." Dedi. Mert onu dinlemedi. Bir adım daha attı. Sonra bir adım daha. Ayakları her adımda daha çok açılıyor gibiydi. Eski kuvvetlerine kavuşuyordular. Çocuk arkasından "Hala hazır değilsin. Beklemen gerekiyor." Dedi. Mert arkasına döndü ve "Her şey için çok teşekkür ederim ama bekleyemem." Dedi. Adımlarını hızlandırdı. Yeni yürümeye başlamış bebekler gibi yalpalıyordu. Her an devrilecek gibiydi. Ama eğer hızlanmazsa onu kaybedebilirdi.
Uzaklara doğru baktı ama kızı göremedi. Kız çoktan gitmiş gibiydi. Ama Mert umudunu kaybetmedi. Aşağıya doğru uzanan yokuşa baktı. Kendini yokuşa bırakacaktı. Tıpkı freni patlamış bir kamyon gibi durmaksızın aşağıya kadar son sürat inecekti. Mert ilk başta koşamadı. Yokuş aşağı inmenin de etkisiyle kısa süre de hızlandı ve koşmaya başladı. Ayakları kendine gelmişti. Şimdi hala, kızı bulabilme umudu doğmuştu içine. Mert öyle hızlı koşmaya başladı ki etraftaki insanlar bu çocuk ne yapıyor diye durup onu izlemeye başladılar. Mert onları görmedi bile.
O bu haliyle bitiş çizgisine odaklanmış bir maraton koşucusu gibiydi. Mert yol ayrımına geldiğinde acaba sağa mi gitsem sola mı diye kararsız kaldı. Sonra sol tarafta çok uzaklarda kızıl bir kafa gördü. Üstelik de beyaz eteği vardı. bu kesinlikle o olmalıydı. O yöne koşmaya başladı. Neyse ki kız yavaş yürüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖZGÜR-TAMAMLANDI
Teen FictionÖzgürlüğü için ailesi de dahil herkesi karşısına alan bir adam; Mert Çağan. 18 yaşında hayatı kendi istediği gibi özgürce yaşamak için il dışına üniversiteye gidiyor. Üniversite de onu bekleyen sürprizler var. Ailesinden uzakta olmak için tercih ett...