"Bunu ben de bilmiyorum." dedi ve benim gözler tekrar kapandı.
***
Uyandığımda Louis, hâlâ yanı başımda oturuyordu ve kafasını hafif yanındaki duvara yaslamış düşünmeye devam ediyordu. Gözleri ağlamaktan kızarmıştı ve sabit bir yere odaklanmıştı; gökyüzündeki aya bakıyordu. Odada bizden başka kimse yoktu ve hâlâ Louis'nin uyumamış olmasına hiç şaşırmamıştım.
"Louis." dedim güçlükle çıkan sesimle. Bunu demem ile beraber Louis'nin masmavi gözleri beni buldu.
"Diana, sen iyi misin?" dedi endişeli ses tonu ile.
"Evet." diyebildim yine zorlukla çıkan sesimle. Yanıma ulaştı ve diz çöküp yüzümün hizasını kendi yüzümün hizasına yerleştirdi. Daha sonra üzgün bir ses tonuyla konuşmaya başladı
"Diana yemin ederim Bella bana ulaştı ve hiç bir şey yapmadık. Sadece burnunu burnuma deydirince sen banyoya girdin ve olayı yanlış anladın."
"Ama Bella bunu sana yapınca hiç bir tepki göstermedin ve içeride benim oturduğumu bildiğin halde gidip onun bunları yapmasına izin verdin. bunlar yalan mı?"
"Hayır." dedi sessiz bir ses ile. Ve daha sonra gözlerini yere devirdi. Utandığı ve pişmanlığı çok belliydi ama ben kendimi bu kadar yıprattığımı bildiği halde bunları yapması beni o kadar üzmüştü ki!
"Diana beni affetmeyecek misin?"
"Bilmiyorum Louis."
"Benim sana tek söylemek istediğim şey şu; Diana ben senden çok özür dilerim." dedi ve eski yerine geri dönüp gökyüzündeki aya bakmaya devam etti.
Eğer onu affedersem bundan yararlanabilir ve her zaman yanlış yaparken korkusuz olur. Ama böyle bir yanlış anlaşılma yüzünden de onunla küs kalacak değilim herhalde. En iyisi onunla barışmak.
"Louis." dedim her zamanki gibi kısık bir ses ile.
"Efendim bebeğim, bir isteğin mi var?"
"Evet, yanıma gelir misin?" dedim. Evet, yapacaktım.
"Peki." dedi ve benden özür dilerken olduğu yere gelip yere çömeldi. Bunu yapmasıyla hemen dudaklarına yapıştım. Buna çok ihtiyacım vardı; hem de fazlasıyla.
Bunu yaptığımda her ne kadar şaşkın gözükse de o da karşılık verdi. Nefesimiz kesilene kadar durduktan sonra ayrıldık ve ikimiz de derin bir nefes aldık.
"Beni affedecek misin?"
"Evet, ama bir daha olursa asla."
"Bir daha olmayacak bebeğim." dedi ve bana sarıldı. Daha sonra tekrar eski yerine kuruldu. Ama eski halinde sadece bir fark vardı; artık gözleri pişmanlık değil, mutluluk saçıyordu.
***
Gözlerimi, güneşin saçtığı ışınların gözlerime girmesinden dolayı her ne kadar istemesemde açmak zorunda kaldım ama daha sonradan gözlerimi iyiki açmışım diyebildim. Karşımda masum Louis uyuyordu ve o kadar tatlı gözüküyordu ki! Bir kaç dakika onu izledikten sonra içeriye doktor girdi.
"Ah, Diana. Demek uyanmışsın." dedi tatlı bir ses tonu ile.
Ben de aynı tatlılıkla "Evet." dedim.
"Belki bugün seni taburcu edebiliriz tatlım." dedi elindeki dosyaları masasına bırakırken. Ben de mutlu olduğumu belli edecek bir yüz ifadesini yüzüme takıp ona içtenlikle bakmaya devam edecekken Louis yerinden doğrulmasından dolayı gözlerimi Louis'ye kaydırdım. Ah, hâlâ çok tatlı! Neden bu kadar tatlı görünüyor ki?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
For Reality (Louis Tomlinson)
FanfictionGözlerini açtı ve benim gözlerime kenetledi. O mavi gözleri... Beni öldürüyordu. Sadece bana bakmasıyla içimde büyük bir huzur oluşuyordu ve bu çok güzel bir histi. Kendimi onun kollarına bırakmak istedim ama bunu yapmayacaktım. Ondan olabildiğince...