** Baştan söyleyeyim Diana adındaki karakterimiz yukarıdaki gördüğünüz kız. İsmi Emily Rudd. Belki çok klasik olabilir ama en uygunu ve güzeli bence buydu. Her neyse iyi okumalar!**
"Diana, hani Bella Harry'i aldatmıştı? Bana neden yalan söylemekten bu kadar zevk alıyorsun? Bu yalanın üzerine bir de bu yalanı örtmek için bir yalan daha. Hani annenle mesajlaşıyordun? Ve neden hayatımı mahveden kişinin Bella olduğu halde bunu benden sakladın?! Sana güvenmiştim; benden hiç bir şey saklamadığını sanmıştım. Oysaki çok yanılmışım Diana. Güvenimi kırmak çok kolaydır ama inan bana tamir etmesi çok zordur."
Bunu söyledikten sonra kapıya doğru yaklaştı ve tekrar arkasına döndü ve göz göze geldiğimizde şunları söyledi;
"Ve unutmadan söyleyeyim; bugün Fransa'ya gideceğiz annenleri görmek için!"
Daha sonra kapıyı çarptı ve aşağıya indi. Az sonra kapı açılıp bir süre sonra tekrar kapanma sesi duyulduğunda ben hâlâ şaşkınlıktan küçük dilimi yutmuş; yatağımda kıpırdamadan ağzım beş karış açık Louis'nin söylediği sözleri sindirmeye çalışmaya devam ediyordum ama hâlâ bunları inanmakta çok zorluk çekiyordum. Ben onun için kendi hayatımı tehlikeye atıp onunla olmaya devam ediyor ve onun kâtil olmaması için Bella'yı ona ispiklemiyordum; o ise beni hiç düşünmeden arkasını dönüp gidebiliyordu. Gerçekten mi?
Yanağımdan bir damla yaş süzüldü. Gerçekten kalbim acıyordu; ama bu önceki acının 2 katıydı. Bu kadar düşüncesiz birisi olduğu aklımın ucundan geçmezdi. Onun arkasından ağlamamalıydım ve üzülmemeliydim. Daha sevgili olduğumuzdan kaç gün geçti ki? İşte, tahmin ettiğin gibi o da 4-5 günlük sevgili olup, sevgilisini hiç düşünmeden arkasında bırakan tiplerdendi.
Ağlamam daha çok artmıştı ve artık hıçkırıkla birlikte ağlıyordum. Buna inanamıyorum! Göz yaşlarımın gözümden akıp yanaklarımı ıslatmasına izin verdim ve hıçkırmaya devam ettim. Daha önce hiç böyle bir acı hissetmemiştim. Demek ki aşk böyle bir şeymiş...
Ellerimle ağzımı kapattım ve ağlamaya devam ettim. Gözlerimi yummuş, onun dediklerinin aklımda çınlamaması için ne kadar uğraşsam da başarılı olamamıştım. Bana bunları yaşatacağını bilseydim asla bu zorlu aşka dahil olmak istemezdim.
Artık ne yapacağı umrumda değil. Ben bunları hakedecek bir şey yapmamıştım; ve o da bunu çok iyi biliyordu. Hey, belki beni affedebilir!
Hayır Diana. O seni affetse de sen onu affetmeyeceksin. Bunları hak edecek hiçbir şey yapmadığına rağmen o seni hiç düşünmeden arkasını dönüp gidebiliyorsa demek ki bu gerçek aşk değildir. Gerçek aşk dediğin ne kadar zor olsada seni asla bırakmayan kişiyle aranda olan bağdır.
Evet, o haklı. Göz yaşlarımı yanımdaki peçeteyle sildim ve ağlamamak için kendimi tutmaya başladım . Yatağımdan kalktım ve rahatlamak için banyo yapmaya karar verdim.
Üzerimdeki kıyafetleri çıkardım ve üzerine bornozumu geçirdim. Evde Louis olmadığını bildiğimden dolayı rahat bir şekilde üzerimdeki kıyafetleri çıkarabiliyordum.
Kıyafetlerimi de ayarlayıp banyoya girdim. Üzerimdekileri de çıkarıp banyo kabininin içine girdiğimde sıcak suyu sonuna kadar açtım ve sıcak suyun vücuduma deymesine izin verdim.
Banyomu yaptıktan sonra duş kabininden çıktım ve bornozuma sarıldım. Hemen üzerime siyah ama üzerinde beyaz benekli ve altıma da siyah bir kilotluçorap, üstüne de kot bir şort giydim. (Resimdekiler) Yine aklıma Louis geldi. Onun Bella ile burun buruna durduğu an... Hayır, ağlamamalıyım! Tamam, artık senin için Louis diye birisi yok Diana. Çıkar şu düşüncesizi aklından!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
For Reality (Louis Tomlinson)
FanfictionGözlerini açtı ve benim gözlerime kenetledi. O mavi gözleri... Beni öldürüyordu. Sadece bana bakmasıyla içimde büyük bir huzur oluşuyordu ve bu çok güzel bir histi. Kendimi onun kollarına bırakmak istedim ama bunu yapmayacaktım. Ondan olabildiğince...